ERKEĞİN ADI YOK (1)

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum.

Ulu Caminin kıble tarafında şimdi yıkılmış Selçuk Ortaokulu tarafındaki kaldırımda dururken dikkatimi bir şey çekti. Yolun karşı tarafında bir delikanlı ile eşi olduğu belli olan bir hanımefendi tartışıyorlardı. Tartışıyorlardı dediğime bakmayın, tartışan sadece hanımdı.

Delikanlının kucağında bir çocuk vardı. Şöyle bir seksen, bir doksan boylarında, bıyıklı ve çok bakımlı hayli yakışıklıydı. Asık yüzünden ne kadar canı sıkkın olduğu belli oluyordu. Nasıl yüzü asık olmasın ki kadın hiç susmuyordu. Delikanlı da hiç konuşmuyordu.

Kadının kısa boyundan umulmayacak bir çeviklikle elini kolunu sallayarak, tehditvari konuşmaları oradan geçmekte olan herkesin dikkatini çekiyor, bazıları durup ne olup bittiğini anlamak istercesine dikkat kesiliyordu. Delikanlı kucağında çocuk ayakta kımıldamadan taş gibi duruyor, gözleri bir noktada sadece susuyordu.

O sustukça kadın daha da şirretleşiyor, tek taraflı tartışmanın dozunu artırıyordu.

Ben bir ara

-Kızım sakin ol, probleminizi evinizde çözün, diyeyim dedim. Ama zaten çok öfkeli olan kadının bana;

-Sus bunak, işimize karışma, demesinden korktum, sesimi çıkarmadım.

Canım çok sıkılmıştı. Artık oralarda duramazdım. Karı kocanın mahremiyetinin ne kadar önemli olduğunu bilenlerdenim. Kaçarken o delikanlıyı dişi bir kaplan ile yalnız bıraktığım hissine kapıldım. Sanki biraz sonra o kaplan onu parçalayacaktı.

Kadına kocasına karşı böyle davranma cesaretini kim veriyordu?

Oysa delikanlı elinin tersiyle şöyle bir dokunsa zaten çeyrek porsiyon olan şirret kadının ne olacağı belliydi.

Ama ona kimse dokunamaz değil mi?

Kadına şiddet affedilmez değil mi?

Kadına şiddet acizlik değil mi?

Kadın başımızın tacı değil mi?

Evet, hepsi doğru. Doğru da bunu kime nasıl anlatacaksınız? Kadını koruyalım, tamam. Peki efendim, kadını koruyalım derken erkeği niye ateşe atıyorsunuz. İşte örneği yukarıda anlattığımız delikanlının durumu. Emin olun o anda onu kesseniz bir damla kanı akmayacaktır.

Birisi sabırdan bahsetse o hep susan delikanlı geliyor aklıma.

Düşünüyorum da sokak ortasında hiç utanmadan dağ gibi delikanlıya olmadık şeyleri yüksek perdeden söyleyen bir kadın evde kim bilir neler yapıyordur? Daha yolun başında böyle davranan bir kadınla bir ömür nasıl geçer bilmem ki?

Yetkililer kadına şiddeti haklı olarak lanetlerken, tek taraflı kanunlara imza atarken, erkeğe şiddete nasıl baktıklarını merak etmiyor musunuz? Acaba erkek, onlara göre her fırsatta vuran kıran ortalığı dağıtan bir varlık mıdır?

Kadına yasak olan şiddet, erkeğe gelince baştan başa serbest mi oluyor? Bu şirret kadınlar, nereden alıyor bu kadar cesareti?

Eskiden kendini bilmez erkek bozuntuları, hiç yoktan kendilerine emanet edilen zevcelerine olmadık eziyetleri yapıyor, dayak dahil türlü türlü işkencelerle hem kendi ve hem de çevresindekilerinin hayatlarını zehir ediyorlarmış.

Galiba şimdi devir değişti. Veya nöbet değişti. Dışarda havasından geçilmeyen somun pehlivanları, tabirimi mazur görün evde "inek" gibi oluyorlar. Tek dertleri huzurumuz bozulmasın. Bunu gören hanımefendiler de fırsatı kaçırır mı? Ellerinden gelen huysuzluğu artlarına bırakmıyorlar.

Yazımızın başlığını "Erkeğin Adı Yok" diye attık. Şimdi yaşamayan bir feminist yazar, bundan yıllar önce "Kadının Adı Yok" diye bir kitap yazmış, bayağı da ses getirmişti.

Ben de mevzuya ters tarafından bakıyorum. Bu hususta güncel ve tarihi misalleri sizin için burada paylaşacağım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Kasım DEMİR Arşivi

ZENGİN ADAMIN FAKİR KOMŞUSU

11 Aralık 2025 Perşembe 14:24

HUYSUZ KADIN

25 Kasım 2025 Salı 10:06

HAMAS - İslami direniş hareketi

11 Kasım 2025 Salı 10:31

ŞEYH SADİ ŞİRAZİ…

22 Ekim 2025 Çarşamba 11:52

CAMİLER VE DİN GÖREVLİLERİ…

05 Ekim 2025 Pazar 11:55

YAVUZ BÜLENT BAKİLER'İN ARDINDAN

01 Ekim 2025 Çarşamba 12:43