
Şadiye ÖZTÜRK
CELALEDDİN RUMİ MESNEVİ´Yİ ANLATIYOR
Celaleddin Rumi'nin ölümünün 800. yıl dönümü münasebetiyle 2007 C. Rumi'yi anma yılı ilan edilmişti. Bu nedenle bu senenin başlarında 'Celaleddin Rumi'yi tanımak' başlıklı bir yazı yazmıştım. Celaleddin Rumi ve eserlerini tanımak öyle bir yazı ile mümkün olamayacağı için devam etmesi gereken konu yarım kalmıştı. 2007'nin birinci ayında Sivas Cumhuriyet Üniversitesinin İlahiyat Hocalarından iki değerli Hocamızın yazılarını okudum. Hocalarımızın ikisi de Konyalı oldukları için birazcık bölgesel milliyetçilik yapmışlar her halde. Celaleddin Rumi'yi anlatırken biraz ifrata kaçmışlar gibi geldi bana. Her iki Hocamın da affına sığınarak C. Rumi'yi ve büyük eseri Mesnevi'yi biraz da ben tanıtmak istiyorum.
Önce değerli Hocalarımızın yazılarından kısa alıntılar: 'Celaleddin Rumi'yi Mevlana yapan İslam'dır, Kuran ve Sünnettir. Bu yüzden onun ünlü eseri Mesnevi için 'Mağzı kuran' (Kuran'ın özü) denmiştir. Sema ruhsuz, bir folklorik gösteri değildir, Sema cezbe halinde ki dervişin ayakta ve kendinden geçerek Yüce Allah-ı zikretmesidir. Sema Hz. Mevlana'yı bir bütün olarak anlamak, onu yaşamak ve başkalarına onu anlatabilmektir. Sema edenin muradı nefsanî arzuların harekete geçirilmesi, dünyalık temini ve fiziki zevk elde etmek ise bu Sema oyun ve eğlence olur, bunun hükmü ise haramdır. (Somuncu Baba dergisi,62. Sayı, Prof. Dr. Ali Akpınar)
İkinci olarak Saygı değer Hocam Ramazan Altıntaş'ın yazısından özetler: Menakib-ül Arifin den hareketle Mevlana tanınmamalıdır, günümüzde salt insancıl öğeleri öne çıkaran, Din ve ahlak dışılığına C. Rumi'yi alet etmek isteyen kimselere kızıp ta Mevlana harcanmamalıdır. (Bizim Sivas Gazetesi 5-1-2007Prof. Dr. Ramazan ALTINTAŞ)
Kendi kanaat ve tespitlerime geçmeden hemen şunu belirtmeliyim ki Celaleddin Rumi asırlarca önce yaşamış, her insan gibi eğrisi, doğrusu, yanlışı, sevabı olan bir İslam alimidir. C. Rumi Medrese de yetişmiş ve yetiştiği yere Müderrislik yaparken yaşadığı devrin modası haline gelen Horasan erenleri diye tanınan, göçmen dervişlerden Şemsi Tebriz'i ile karşılaşmış ve hemen ona bağlanmıştır. Eski gelenekçi ilmi hayatını tamamen terk edip tam bir münzevi hayat yaşmaya başlamış ve eceli gelince de vefat etmiştir. Bize düşen onun arkasından hayır konuşmaktır. Fakat onun bıraktığı eserlerden, kendinden sonrakilere telkin ettiği tarikattan insanlar etkilenmiş, İslam dışı hurafe ve bidatlere düşmüşse, O zaman onun hakkında konuşmak, yazmak, Onu her yönü ile tanıtmak ve Müslümanları uyarmak şart olur.
Şahsen bizim yapmak istediğimiz de budur: Celaleddin Rumi'nin bıraktıklarına bakarak Müslümanlara kazandırdığı veya kayıp ettirdiklerini göz önüne sererek ' Def'i mazarrat, celp'i menfaat' görevimizi yerine getirmeye çalışmalıyız. Herkes hem fikirdir ki, ölen birinin bıraktığı eserler, devam ettiği müddetçe sahibine ya sevap kazandırır, mükafatını artırır veya günahını çoğaltır, azabına vesile olur.
Gelelim Celaleddin Rumi'nin bıraktıklarına: O'nun bıraktığı en büyük eser tartışmasız Mesnevi dir. Mesnevi'yi C. Rumi'yi dibacesin de şöyle tanıtmaktadır.
1-Bu kitap Allahın fıkhıdır.
2-Allahın 'Şer'i' dir.
3-Mesnevi vusul ve yakın esrarını keşifte din esaslarının esaslarıdır.
4-Bu kitabın nuru, içinde çerağ bulunan kandilin ışığı gibidir, Sabahların nurundan nurludur. Etrafını tenvir eder.
5-Bu kitap cennetlerin cennetidir. Ehli süluk yanında 'sel sebil', makamat ve keramet ehlinin yanında 'hayır makam ve ahseni makil dir.'
6-Ebrar ve ashabı hayır yerler, içerler, ferahlanır ve şad olurlar.
7-Bu kitap sabır edicilere şarap, kafirlere hasettir. ' Çoklarını dalalete düşürür, çoklarını hidayete kavuşturur, yalnız Faslıkları idlal eder.'
8-Bu kitap göğüslerin şifası, Kuran'ın keşşafı, rızkların genişliği, ahlakın iyiliğidir.
9-Melekler temiz olmayanların bu kitaba dokunmalarını men ederler.
10-Bu kitabı Allah inzal etmiştir, Batıl bulunmaz!
11-Bu kitabı Allah muhafaza eder.
12-Bu kitap için Allah-ü Teala'nın Lakap'ladığı nice Elkabı Cemile (güzel isimler) vardır.
C. Rumi'nin Mesnevi için söylediği bu vasıfların bir kelimesi bile bize ait olmayıp tamamı Mesnevinin birinci cildinin dibacesin de mevcuttur. Peki, Mesnevi için söylenen bu büyük sözler doğru mudur Bir insanın yazdığı kitap için böyle şeyler söylenir mi Düşünmek lazım!
Celaleddin Rumi sadece Mesnevi için böyle övücü sözlerle başlamıyor, diğer şiir kitabı olan 'Divanı Kebir' isimli eserine de benzer ifadelerle başlıyor:
Divanı kebirin mukaddimesi:
-Bu Divanı kebirde bulunan sözler, ruhun sırlarıdır.
-Hakka gönül verenler için, Nuh'un gemisidir. Kutsal nefestir, Ruha hoş gelen esintilerdir. Rabbani ilhamlardır. Münezzeh olan Allah'tan gelen varidattır.
-Eşi bulunmaz işaretlerdir. Bahri Ehadiyetin nurlarıdır. Gayp denizinin iri incileridir.
-Bu divan aşıklar divanıdır. Manevi zevklerin kaynaklarıdır. Gönüllerin ışığıdır.
-Aşıklara, ariflere makbul olan gerçek sözlerdir.
-Gayp aleminde ki hür kişilerin makamlarıdır. Velileri anan ve andıran haberlerdir.
-Olgunlaşmış kişilere saadet kimyasıdır. Yakine erişmiş kardeşlerin hutbesidir.
-Bu sözler münafıklara Zülfikar'dır. Hak yoluna sefere çıkmışlara bir yolculuk armağanıdır. Ceberut kuşlarını dilidir.
-Melekût aleminde ki, Meleklerin teşbihleridir.(Divanı kebir cilt 1.S. 2)
Eflakiden bir alıntı:
Yine nakledilmişedir ki, Peygamberimiz, Cebrail'e bütün Kur'an'ı tekrar-tekrar tam yedi defa okudu. Cebrail de ona yedi defa okudu, Peygamber dinledi. Miraç gecesinde Peygamber Kur'an'ı Yüce Tanrının huzurunda yetmiş defa okudu.
Yine Hüsamettin Çelebi Mesnevinin bütün ciltlerini Hüdavendigar huzurunda yedi defa okudu ve C. Rumi, ruhu ile Sema ederek onu dinledi. H. Çelebi, onun sırlarının hazinelerine vakıf olarak ilahi sırların doğduğu yer oldu. Mesneviyi harekelerdi ve nüshalara ayırdı. Onun nüshasında fazlalıklar yoktur. (A. Menkıbeleri, 1. Cilt s. 538)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.