
Şadiye ÖZTÜRK
EVLİLİĞİ BİTİRMEK BU KADAR KOLAY OLMAMALI
Geçtiğimiz günlerde bir haber okudum; içimi burktu, düşündürdü…
TÜİK’in 2024 yılına ait evlenme ve boşanma istatistikleri açıklandı. Bu verilere göre, Sivas’ta son 5 yılda tam 4 bin 932 çift yollarını ayırmış. En çok boşanmanın ise evliliğin 6 ile 10. yılları arasında yaşandığı belirtiliyor.
Düğünlerin, nişanların, mutlu birlikteliklerin yoğun olduğu bu aylarda böylesine üzücü bir tabloyla karşılaşmak beni derinden etkiledi. Sivas gibi kültürüne, aile yapısına ve geleneklerine önem veren bir Anadolu şehrinde durum buysa, diğer şehirlerde de farklı olmadığını düşünüyorum.
TÜİK verilerinde dikkatimi çeken başka bir nokta da evliliklerin ilk yıllarında boşanma oranlarının yüksek olmasıydı.
Hayatın her alanında olduğu gibi, evlilikte de bazı sorunların çözümü için sabır gerekiyor. İnsan hasta olduğunda bile bir süre bekliyor, tedavi oluyor, şifa bulmak için zaman tanıyor. Aynı şekilde, evlilikte de sorunlar karşısında biraz beklemek, konuşmak, anlamaya çalışmak gerekiyor.
Gerekirse profesyonel destek almak, evlilik danışmanlığına başvurmak da bir çözüm olabilir. Ancak bana kalırsa bu noktaya gelmeden önce çiftlerin, birbirlerini daha iyi tanımaları çok daha önemli.
Acaba gençlerimiz, evlilik öncesi süreçte kendilerini birbirlerine yanlış mı tanıtıyorlar?
Evlendikten sonra, gerçek hayattaki beklentilerini karşılayamayınca çözüm olarak hemen boşanmayı mı görüyorlar? Problemleri çözmek için çaba sarf etmek yerine, en kolay yolu seçerek ayrılmayı mı tercih ediyorlar?
Oysa bir düşünsek…
Evlilik kararı almak, aileleri ikna etmek, düğün hazırlıkları yapmak… Bunca emek, bunca masraf… Tüm bunları hiçe sayıp “Biz anlaşamıyoruz, ayrılıyoruz” demek bu kadar kolay olmamalı.
Bizim nesil, yani 50 yaş ve üzerindekilerle konuştuğumda, evliliklerinin ilk yıllarını anlatırken hep aynı şeyleri duyuyorum:
“Çok zorluk çektik, çocuklarımız için sabrettik, birbirimize destek olduk, kolay olmadı bu günlere gelmek…”
O dönemlerde aileler, çiftlere daha fazla yol gösterir, daha yapıcı tavsiyeler verirdi. Şimdi düşünüyorum da, acaba artan boşanmalarda ailelerin rolü de var mı?
Biz Türk toplumu olarak, ailelerimizin yönlendirmesinden oldukça etkileniyoruz.
Sivas’ta avukatlık yapan, boşanma davalarında deneyimli bir arkadaşımla bu konuyu konuşmuştuk. Bana şöyle demişti:
“Müvekkilime bir soru soruyorum, kendi fikrini söylemek yerine mutlaka ailesine danışıyor, sonra cevap veriyor. O anda anlıyorum ki bu boşanmanın perde arkasında aileler de var.”
Gerçekten de Sivas’ta, aile desteği olmadan ne evleniliyor ne de boşanılıyor. Belki de asıl problem, gençlerin değil, onları yönlendiren ailelerin yaklaşımında saklı.
Burada biz büyüklere de büyük sorumluluk düşüyor.
Acaba gençlere, sorumluluklarını hatırlatma, sabretmeyi öğretme ve ailelerini koruma konusunda yeterince destek olabiliyor muyuz?
Yoksa farkında olmadan, yanlış yönlendirmelerle evliliklerin zayıflamasına mı neden oluyoruz?
2024 yılı, “Aile Yılı” ilan edilmişti. Ancak boşanma oranlarının bu kadar yüksek olması gerçekten üzücü. Bu noktada, devlete, millete ve biz büyükler olarak hepimize ciddi görevler düşüyor. Çünkü güçlü bireyler, güçlü ailelerde yetişir.
Unutmayalım ki güçlü aile demek, güçlü toplum ve güçlü devlet demektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.