Şadiye Öztürk
HER ZORLUK BİZİ BİR ADIM OLGUNLAŞTIRIR
Hayatta insan zaman zaman yokluk yaşar, acı çeker, sıkıntıya düşer; haksızlığa uğrar, mağdur olur. Bazen kayıplar verir; evini, işini, eşini, hatta en yakınını kaybeder. Elbette kimse bunları yaşamak istemez, atlatmak da kolay değildir. Ama hayat inişli çıkışlı, bazen de keskin virajlı bir yoldur. Ve tüm bu yaşananlar, insanı bir adım daha olgunlaştırır.
Gençlere hep şunu söylerim: Eğer olaylara bu gözle bakarsak, sabretmek ve zorlukları atlatmak çok daha kolay olur. “Bu yaşadıklarımda da bir hikmet vardır.” diyebilir, kendimize bir ders çıkarabiliriz.
Bazı şeyler için bedel öderiz, sabır gösteririz; hatta daha kötüsünü yaşamamak için yaşadıklarımıza şükrederiz. Üstelik bedel sadece kötü olaylar için değil, iyi şeyler için de ödenir.
Bir siyasetçi, ülkesine hizmet ederken ailesini, dostlarını ihmal eder; yoğunluğundan dolayı tatile gidemez. Bu da bir bedeldir.
Bir esnaf, çocuklarını daha iyi şartlarda yaşatmak için gece gündüz çalışır, birçok sevdiğinden mahrum kalır. Bu da bir bedeldir.
Bir öğrenci, meslek sahibi olabilmek için arkadaşları eğlenirken ders başında oturur. O da gezip tozmak yerine emek vererek bedel öder.
Hiçbir şey göründüğü kadar kolay ya da hazır değildir. Güzelliklere bile çoğu zaman bedel ödeyerek ulaşırız.
Yaşadıklarımız karşısında “Neden benim başıma geldi?” diye sorgulamak, bizi yıpratmaktan başka bir işe yaramaz. Bazı şeylere “kader” ya da “nasip” diyebilmek, hayatı daha kolay ve huzurlu kılar. Ayrıntılara fazla takılmamak, olaylara güzel bakmak, güzel görmeyi öğrenmek gerekir. Karamsarlık hiçbir zaman çözüm değildir.
Unutmayalım, hayatta hiçbir şey canımızdan ve sağlığımızdan önemli değildir. Ne yaşarsak yaşayalım, her deneyim bize bir şey öğretir, bizi olgunlaştırır, bir basamak yukarı taşır.
Hayatı geriye sarmaya, “Ah, keşke!” demeye gerek yok. Yaşadıklarımızdan ders çıkarıp yola devam etmeliyiz. Ancak bu şekilde mutlu olabiliriz. Aksi halde her olay bize bir yük, her zorluk bir sıkıntı olur.
Geçen gün yaşam koçluğu yapan bir arkadaşımla sohbet ederken, “İntiharı düşünen o kadar çok insan var ki, tahmin bile edemezsin.” dedi. Üstelik bunların çoğu gençmiş…
Düşününce insan gerçekten üzülüyor. Bir insanın, intiharı düşünecek kadar umutsuz, mutsuz ve çaresiz hale gelmesi ne kadar acı! Sebep ne olursa olsun, bu kadar karanlık bir düşünceye kapılmak çok üzücü.
Ben hep şöyle düşünmüşümdür: Her insan hayatında dört mevsimi de yaşar.
Bazen sonbahar, bazen ilkbahar, bazen yaz, kimi zaman da kış…
Hayatın akışını mevsimlere benzetirim; kimisi kışı uzun yaşar, kimisi ilkbaharı. Tıpkı şehirlerimiz gibi; bazı yerlerde kış uzun sürer, bazılarında yaz. Ama sonuçta hepsi geçicidir.
Dediğim gibi, yaşadığımız zorluk ne olursa olsun, şükredecek ve bize değer verecek insanlar mutlaka vardır. Yeter ki biz sabretmeyi bilelim.
Yaşımız kaç olursa olsun, yaşadığımız sürece öğreneceğimiz çok şey olacaktır. Önemli olan pes etmemek, yola devam edebilmektir.
Hayata güzel bakıp, güzel görmek dileğiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.