
Şadiye ÖZTÜRK
ÖZGÜVEN
Özgüven, Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde, insanın kendine güvenme duygusu olarak tanımlanır. İnsanın hayatta kendi özüne güvenmesi elbette güzeldir. Peki insanın her konuda kendine güvenmesi doğru mudur Kendini her konuda en üst perdeden savunması, fikir ve söz sahibi olması da ''özgüven'' midir Yoksa günümüzde ''özgüven'' ile ''ukalalığı, saygısızlığı, saldırganlığı'' birbiriyle mi karıştırıyoruz
ABD dünya sağlık standartlarını belirleyen ülke olması hasebiyle, psikolojik vakalarda da en iyi klinik verilerine sahiptir. İşte bu konuyla ilgili çok güzel bir alıntı ''1960'lardan 1990'lara kadar ABD'de kabul gören yaygın görüş, özgüvenin öğrencilerin okul başarısında, arkadaşları ile kurdukları ilişkilerde ve ilerdeki yaşamlarında gösterecekleri başarılarda önemli bir etken olduğuydu. Bu nedenle öğrencilerin özgüvenini güçlendirmeye yönelik pek çok program başlatıldı. 1990'lardan itibaren yapılan araştırmalar ise öğrencilerin özgüvenini yükseltmenin okul başarılarına olumlu bir katkısı olmadığı gibi, olumsuz etki yapabileceğini gösterdi. Saldırganlık - kabadayılık ile özgüven arasındaki ilişkiyi araştıran son çalışmalar da gençlerde özgüveni geliştirmenin faydası ile ilgili mitlerin yıkılmasına yol açmıştır. Önceleri, insan ilişkilerinde saldırganca davranışların kaynağının saldırgan bireylerdeki özgüven eksikliği olduğu düşünülmekteydi, ancak bu düşünceyi destekleyecek kontrollü deneyler bulunmamaktaydı. 2000'li yıllarda Roy Baumeister ve arkadaşları tarafından yapılan psikolojik deneyler, saldırganlığın asıl kaynağının hak edilmemiş yüksek özgüven olduğunu göstermiştir. Saldırganca davranışlar sergilemiş suçluların çoğu kendilerini diğer insanlardan üstün kabul ederler ve saldırganlıklarının mazareti pek çok kez kendilerini hakarete uğramış, aşağılanmış hissetmeleridir. Sokak çetelerinin üyeleri genelde kendileri hakkında olumlu düşüncelere sahip olduklarını ifade ederler ve kendileri hakkındaki bu olumlu düşünceleri sarsacak şekilde davranan oldu mu saldırganlıkla karşılık verirler. Okullardaki zorba çocuklarların kendilerini diğerlerinden üstün gördükleri; düşük özgüvenli çocukların zorba olanlar değil, genellikle zorbalıklara kurban giden çocuklar oldukları bulunmuştur.''
Günümüz ebeveynlerinin, çocuklarını dünya onların etrafında dönüyormuş gibi yetiştirmeleri bizde de bu sorunların yaşanmasına neden oldu. Çocuğumuzun kendisine güvenmesi elbette güzeldir. Ama her koşulda ve şartta çocuğa ''sana bunu yapmaya kimsenin hakkı yok'' dersek özgüvenli değil, şımarık ve bencil çocuklar yetiştiririz. Bu çocuklar kendilerinde hiç hata görmedikleri için başkalarının haklarına, sınırlarına da saygı göstermezler. İşin en kötüsü de karşılarına çıkan ilk zorlukta, o problemi çözmek yerine, söylenmeye başlarlar. Çözemediği her problem kar topu gibi daha da büyüyerek karşısına çıkacak ve hayatını daha da çekilmez hale gelecektir.
Bir de günümüzde babasının, eşinin veya herhangi bir akrabasının ismini, zenginliğini, makamını kullanarak toplumda bir yer edinmeye çalışan insanlar vardır. Böyle kişiler, bu statüyü kullanarak egolarını şişirirler. Kendilerine ait olmayan bu imtiyazları kullanırken kendilerini özgüvenli zannderler. Oysa özgüven, senin hayatta karşına çıkan problemleri çözebilme kabiliyetindir. Ne kadar probleme çözüm üretebiliyorsan, hayatta yaşadığın sorunları kabullenip ''ben bu durumda ne yapabilirim''i ne kadar hızlı icraata geçiriyorsan o kadar özgüvenlisin. Bizi terbiye eden, eğiten Rab kitabında olayı özetlemiş. Ne zulme uğrayın, ne de zulmedin. Yani birşey hakkınsa sonuna kadar savun, hakkını yedirtme. Bu insana müthiş bir güven veriyor. Ama senin hakkın değilse zulmetme. Yani Amerikan verilerinin belirttiği ''kabadayı olma'' sınırını Rabbim ''senin malın değilse, senin hakkın değilse, senin değilse, senin toprağın değilse'' zulmette diye net şekilde ifade etmiş. Senin olmayanı istersen zulmetmiş olursun, bunu özgüvenle açıklayamazsın. İşte kulunu yalnız bırakmayan Rabbim verilere, donelere ihtiyaç kalmadan teşhisi koymuş. Bugün dünya da yaşanan hak ihlalleri de bundan yaşanmıyor mu Silahına, parasına güvenen ülkeler başka ülkelere kafa tutuyor, onların mallarını, canlarını, namuslarını, kanlarını, topraklarını kendilerine helal görüyorlar. Oysa unutmamalılar ki tarih nice ihtişamlı imparatorların, hükümdarların yok olduğunu göstermiştir. Firavunlar, Nemrutlar ölürken, son nefeslerini verirken, makam ve servetlerinden aldıkları sahte güvenlerinden zerre eser yoktu.
Yeni eğitim- öğretim hayatımızın başladığı bu günlerde veliler olarak, çocuğuna ders veren, sınıf ve okul disiplinini sağlayan öğretmenlerimize verebileceğimiz en güzel destek çocuklarımıza sınırlarını hatırlatmak olacaktır. Çocuklarımız bizim aynamız ve geleceğe bırakacağımız en değerli miraslarımızdır. O halde onları her şeyden şikayet eden insanlar olarak değil, gerçek anlamda ''özgüvenli'' insanlar olarak yetiştirelim. Dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.