
Şadiye ÖZTÜRK
TEK KİŞİLİK BÜYÜK ORKESTRA
Kalpten kalbe bir yol vardır ya görülmeyen, işte bizimkisi öyle bir gönül bağı 'Neşet' üstad ile… Öyle bir gönül bağı ki ölümünün ikinci yıl dönümünde bu yazıyı kaleme almayı kendime bir vefa borcu olarak görecek kadar… Üniversite hayatına kadar hiç halk müziği dinlememiş ve sevmemiş biri olarak, türkülerinin, yanık bozlaklarının sol yanıma dokunmasında ve yaşamımda türkülerin her daim önemli bir yere sahip olmasında onun payının çok büyük olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Ne zaman ona ait bir türkü duysam böyle bir sanatkarın varlığından geç haberdar olduğum için kendime hep kızarım.
Kendi dizelerindeki yalan dünyaya veda etmeden önce : ''Bana öldü demeyin, yoruldu gitti.'' deyin demişti büyük usta. Bu dünyadan yorulup gitse de, gönül dağı şimdi onsuz olsa da , türküler garip kalsa da gönül sazı hep yüreğimizde olacak…
Onu ölümsüzlüğe taşıyan şeyleri burada nasıl anlatacağız , nasıl sayacağız, nereden başlayacağız
Sazıyla sözünü , sesiyle yüreğini bu kadar birleştirerek, hissettirmesine mi
Bin yıllık Anadolu kültürüne ve türkülerine bozlaklarıyla can ve ses vererek yaşatmasına mı
Bozkırların, Anadolu 'nun acılarının, hüznünün, sevinçlerinin, hasretlerinin avazı olmasına mı
Âşıklık geleneğin son halkası olması mı
Evrensel bir gönül insanı olmasına mı
Abdallık geleneğinin son temsilcisi olmasına mı
Sayısız insanın hayatında mutlaka içine derinden işleyen bir türküsünün bulunmasına mı
Âşık, çilekeş, garip olmasına mı
Onun dilinde bir başka olan türküleri yürekten çalıp yürekten okumasına mı
Mütevazi, sade , yapmacıksız ve samimi kişiliğine mi
Sadece Kırşehir'in değil bu memleketin gururu olmasına mı
Sayısız baş yapıt bırakmasına mı
Tatlı dilli , güler yüzlü olmasına mı
Ses, söz , saz ustası olamasına mı
………
Birçok insanın hayatının bir döneminde mutlaka Neşet Ertaş türküsünün bulunduğuna inanıyorum. Nasıl bulunmasın ki Hangimizin diline dolanmadı ya da hangimiz bir zamanlar bu kadar anlam yüklü dizelerde kendimizi bulmadık ki Ah Yalan Dünya, Zahidem, Gönül Dağı, Bir Zamanlar Cahildim Dünyanın Rengine Kandım, Mühür Gözlüm, Yazımı Kışa Çevirdin, Zülüf Dökülmüş Yüze, Evvelim Sen Oldun Ahirim Sensin , Mapushanelere Güneş Doğmuyor, Neredesin Sen, Acem Kızı ….vs. daha bunlar gibi nice efsaneleşmiş türküleri kalp telimizi titretip ve onu bu topraklarda ölümsüz kılmamış mıdır Bu bağlamda bir neslin onun türküleriyle büyüdüğünü ve en az üç nesle de kendisini sevdirmiş olduğunu söyleyebiliriz. O bu toprağın insanının her daim özü ve sesi olmuştur.
Neşet Ertaş 'ın türküleri kadar bozlakları da çok önemli ve değerlidir. Bu yüzden bozlaklara biraz değinmek istiyorum. Çünkü o bozlakta da bir ekoldür. ''Oy Kader, Aydost, Dağlar '' bozlağı kanaatimce en güzel eserlerindendi. Bu coğrafyada yüzyıllarca belki bozlak söylendi ama biz bozlağı onun sayesinde tanıdık. Bozlaklar onun sazı , sesi ve icrasıyla babası Muharrem Ertaş 'ın dediği gibi gök kubbeye salınan bir çığlık oldu. Bozlağı ''feryattır, ağıttır '' diye nitelendirmişti kendisi de Bu konu hakkında yazanlar, bozlağın bir çeşit uzun hava olduğu konusunda birleşmişler fakat bu konu hakkındaki en önemli bilgiyi Neşet Ertaş hakkında ilk kitabı yazan ve onun kamuoyuna tanıtan müzisyen Bayram Bilge Tokel vermiştir.
1999 yılında ilk baskısı yapılan kitapta Tokel'in verdiği bilgi özetle şöyledir: ''En az bir oktavlık geniş bir ses aralığına sahip bozlaklar türüne yöresine ve tavrına göre başlangıç ,karar ve asma karar perdeleri az çok bilinen müzikal formlardır. Genellikle tiz seslerden başlayarak inici bir özellik gösteren ve kendine has üslup ve tavırla çalınıp okunması gereken bozlaklar, gücünü büyük ölçüde yaşanmış tarihi ve sosyal olayları anlatıyor olmasından alır. Yani hiçbir bozlak laf olsun diye durup dururken söylenmemiştir.
…..
Mesela bir bozlağın kesinlikle sevinç ve neşeyi anlatmaması gerekir. Çünkü bozlakların özünde sevincin çoşkusu değil, acının feryadı vardır. Sığ ve sıradan bir konunun basit ve duygusuz bir ifade ile anlatıldığı monoton uzun havalar elbette bozlak değildir. Bozlağa en yakın akraba form ağıtlar olabilir. Çünkü her ağıt bozlak değilse de her bozlak büyük bir ölçüde aynı zamanda ağıttır.''
Bu konuda geniş bilgi edinmek isteyenler Bayram Bilge Tokel 'in Neşet Ertaş kitabını okayabilirler.
Yazımızı, koca ustayı bin bir minnet ve rahmetle anarak şu güzel haberle bitirelim. Devlet Tiyatroları 2014 - 2015 sezonuna büyük ustanın hayatını oyun olarak aldı. Oyunun adı ''NEŞE DERT AŞK'' Devlet Tiyatrolarına gösterdikleri bu nazik duyarlılıktan dolayı teşekkür ederken, oyunun Sivas Devlet Tiyatrolarında da sahnelenmesini çok isterim… Büyük üstada ne yapılsa azdır çünkü... Hatta sinemaya da taşınması gerekir ki yeni nesiller onu tanısınlar. Zira Neşet Usta'yı sevmeyen nesle aşina olamayız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.