YANIYORUZ AMA GÖRMÜYORUZ

Sivas, yüksek rakımlı bir şehir olmasına rağmen bu yıl kavurucu sıcaklara teslim oldu. Bahçemdeki vişneler neredeyse hiç meyve vermedi, elma ve armut ağaçları hem meyvesiz kaldı hem de yaprakları sararıp döküldü. Neredeyse kuruyacaklar. Sebzeler halsiz, büyümeleri yavaş. Ürün alabilecek miyiz, meçhul. Bu yıl sadece benim bahçem değil, ülkenin dört bir yanı kuraklıktan ve aşırı sıcaklardan etkilendi. Yaşanan orman yangınları ise içimizi yaktı.

Artık orman yangınları mevsimsel bir afet değil, kalıcı bir kriz haline geldi. Araştırmalarıma göre 2024’te Türkiye’de 3.797 yangın çıkmış. 2025’in daha ilk aylarında bu sayı 761’e ulaşmış. Bu rakamlar yalnızca istatistik değil; kaybolan ormanlar, yok olan yaban hayatı ve kararan bir gelecek demek. Bilim insanları, 2050’ye kadar yangınların %30, yüzyıl sonunda ise %50 artacağını öngörüyor.

Küresel ısınma, kuraklık ve sıcak hava dalgaları, ormanlarımızı adeta birer barut fıçısına çevirdi. 2023’te çıkan yangınların karbon salımı, havacılık sektörünün tam yedi katıymış. Yani bu yangınlar yalnızca ağaçları değil, atmosferi de yakıyor. Kısır bir döngü oluşuyor: Yangın karbon salıyor, karbon iklimi ısıtıyor, artan sıcaklık daha fazla yangına neden oluyor. Ciğerlerimiz yanıyor ama dumanı göremiyoruz. O görünmeyen duman, geleceğimizi boğacak gibi.

Daha acı olan ise, yangınların %90’ının insan kaynaklı olması. Söndürülmemiş piknik ateşleri, sigara izmaritleri, anız yakmalar… Dahası, rant uğruna ya da siyasi hesaplarla, daha kötüsü terör amaçlı bilinçli çıkarılan yangınlar.

Dünya da farklı değil. Amazonlar, Akdeniz Havzası, Amerika, Kanada, Afrika ve Sibirya ormanları, Avustralya’nın doğal alanları… Hepsi aynı tehditle karşı karşıya. Ne yazık ki insanoğlu hâlâ rant peşinde. Oysa yeşile sahip çıkmak; suya, temiz havaya ve yaşama sahip çıkmaktır.

Devletlerin çabası önemli. Türkiye bu alanda ciddi yatırımlar yapıyor. Ancak bu da yetmiyor. Erken uyarı sistemleri, yangınla mücadele teknolojileri ve farkındalık kampanyaları daha da yaygınlaştırılmalı. İnsanımız sürekli bilinçlendirilmeli.

Ama esas sorumluluk bireyde. Bir fidan dikmek, bir çöpü yerden almak, bir yangına engel olmak… Küçük gibi görünen bu adımlar aslında hayati öneme sahip.

Unutmayalım: “Bir ağaç dik, bir umut yeşert” sadece bir slogan değil, bir yaşam felsefesidir. Bugün attığımız her adım, yarın çocuklarımıza bırakacağımız dünyayı belirleyecek. Yeşili korumak, aslında kendimizi korumaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Hasdemir Arşivi

15 TEMMUZ

14 Temmuz 2025 Pazartesi 10:29