ANADOLUNUN FETHİNDE DÂNİŞMENDLİLER

Hafta sonu Tokat’ta idim. Bu yıl Tokat’ın fethinin 950. yıl dönümü. Bu anlamlı yıldönümü vesilesiyle Tokat Gazeteciler Cemiyeti, Uluslararası Basın Konfederasyonu ve Türk Dünyası Kültür Sanat ve Sinema Vakfı tarafından düzenlenen çalıştay ve saha çalışmalarına bende davetli olarak katıldım.

Niyetimiz, yazılı tarihin ötesine geçmek; Malazgirt sonrası Anadolu’nun Türkleşme sürecini, bizzat toprağın üzerindeki somut delilleriyle, yani canlı hafızasıyla görmekten ibaretti. Malazgirt Zaferi’nin (1071) ardından Sultan Alparslan, Bizans’a karşı kazandığı bu büyük başarının devamı olarak komutanlarını batıya yönlendirdi. Bu komutanlar yalnızca birer savaşçı değil, aynı zamanda devlet kurucusu, şehir inşa edicisi ve medeniyet taşıyıcısıydılar.

Malazgirt sonrası Anadolu’da devlet ve beylik kuran o öncü komutanlar şunlardı:
Dânişmend Ahmed Gazi – Dânişmendliler Beyliği,
Mengücek Gazi – Mengücekliler Beyliği,
Artuk Bey – Artukoğulları Beyliği,
Saltuk Bey – Saltuklular Beyliği,
Çaka Bey – Çaka Beyliği ve
Süleyman Şah – Anadolu Selçuklu Devleti.

Bu beylik ve devletler, bir yarış içinde yeni bir medeniyetin Anadolu’ya kök salmasına vesile oldular. Sultan Alparslan’ın bu komutanları, kılıçla açtıkları yoldan ilim, sanat ve adaletle yeni bir medeniyet inşa ettiler.
Biz sahaya bu komutanlardan Dânişmend Ahmed Gazi’nin, Dânişmendliler’in izini sürmek için çıkmıştık. Kendisi de bir Dânişmendli olan Türk Dünyası Kültür Sanat ve Sinema Vakfı Başkanı Erdoğan Erdoğdu’nun sahada ki rehberliği mükemmeldi. Hangi savaşın nerede yapıldığını, fetihlerin sonuçlarını ve bu olayların günümüze yansımalarını son derece etkileyici biçimde aktardı. Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nden değerli hocalarımızın da katkılarıyla program zenginleşti; ancak en büyük emeği Başkan Erdoğan Erdoğdu verdi ve takdiri fazlasıyla hak etti.

Sultan Alparslan’ın komutanlarından Dânişmend Ahmed Gazi Malazgirt Savaşı'na da katılmış ve zaferin kazanılmasında önemli rol oynamıştır. Sultandan aldığı izinle 1080 yılında Bizanslılardan Sivas’ı alarak Dânişmendli Beyliği’ni kurmuş; Sivas'ı bir üs olarak kullanan Dânişmend Gazi; yanında ki kalem ve kılıç erbabıyla Amasya, Tokat, Niksar, Kayseri, Zamantı, Develi ve Çorum'u fethederek, beyliğini büyüterek, derin izler bırakmıştır.

Biz bu izlerin bir kısmını Reşadiye’nin Hasanşeyh ve Cimintekke beldelerinde sürdürdük. Burada Dânişmend mirasını yaşatan türbeleri ziyaret ettik. Ancak ne yazık ki Dânişmend Ahmed Gazi’nin yol arkadaşlarından olan Hasan Şeyh ve Cimin Babanın türbelerinin bakımsız hâli bizleri derinden üzdü. Türbelerin başında dualar ettik, ecdadımıza rahmet diledik. O an, 950 yıl önce bu topraklarda verilen mücadelenin zorluğunu, ağırlığını, Anadolu’nun Türk-İslam kimliğiyle nasıl zor şartlarda yoğrulduğunu bir kez daha hissettik. İkibin metre rakımlı tepelerde yaşanan savaşların izlerini gördük ve zirvelerde ki o günden kalma mezarları ziyaret ettik.
Ardından Niksar’a geçtik. Daha önce bizim Suşehri ilçesinde görev yapan başarılı bürokrat Kaymakam Kadir Perçi bizleri makamında ağırladı. Danişmend mirasına derin bir ilgiyle yaklaşan Kaymakam Bey, Niksar’ın UNESCO Geçici Miras Listesi’ne giriş sürecinden ve bu sürecin öneminden bahsetti. Niksar’ın yalnızca Dânişmend Devleti’nin ilk başkenti değil, aynı zamanda Anadolu Türk-İslam medeniyetinin beşiği sayılabilecek bir ilim ve kültür merkezi olduğunu ifade etti.

Bize rehber olarak yardımcı olan sahanın uzmanı Dânişmend Hüseyin Şahin’in gezdirdiği yerlerden gördüğümüz ve anlattıklarından öğrendiklerimizle Danişmendliler yüz yıllık devlet hayatlarında kurdukları medrese sistemiyle, ilmin ve hikmetin Anadolu’dan Osmanlı’ya taşınmasına öncülük etmişler. Bu zincir, Büyük Selçuklu’dan Dânişmendlilere, oradan da Osmanlı’ya uzanan bir medeniyet devamlılığının göstergesi olmuş. Dânişmend Hüseyin Şahin bey o kadar güzel anlattı ki “Dânişmentliler sadece fetih yapan bir beylik değil; aynı zamanda medeniyet kuran bir topluluktu. Onlar, Anadolu’ya kalıcı eserler bırakmış; camiler, medreseler, hanlar, hamamlar, köprüler, zaviyeler inşa ederek Türk-İslam kültürünü bu topraklarda kökleştirmişlerdir.”

Ev sahipliğini üstlenen Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu’nun da ifade ettiği gibi, Tokat ve ilçeleri; tarihi birikimi, bereketli toprakları, zengin gastronomisi ve köklü kültürel mirasıyla Anadolu’nun nadide şehirlerinden biridir. Bu tür şehirlerin tanıtımına katkı sunmak, aslında sadece bir kenti tanıtmak değil; geçmişimize, kimliğimize ve medeniyet köklerimize sahip çıkmaktır.

Üç gün boyunca Tokat’ta, Niksar’da ve Reşadiye’de gördüklerim bana bir kez daha şu hakikati hatırlattı: Anadolu sıradan bir coğrafya değildir; bir medeniyetin kalbi, bir inancın sığınağı, bir kültürün beşiğidir.

Bu toprakları bize ebedî yurt kılan ecdadımızı rahmetle, minnetle anıyor; bu anlamlı programın gerçekleşmesinde emeği geçen tüm kurumlara ve gönül dostlarına yürekten teşekkür ediyorum. Tokat, tarihiyle, kültürüyle ve misafirperver insanıyla, Anadolu’nun önemli şehirlerinden biri olmaya devam edecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Hasdemir Arşivi

HAKİKAT VE ERDEM ÜZERİNE BİR REJİM

06 Ekim 2025 Pazartesi 14:25

ANAM GİBİ SAR BENİ, SULTAN ŞEHİR

01 Ekim 2025 Çarşamba 12:23

CUMHURİYET’İN YOLCULUĞU

29 Eylül 2025 Pazartesi 11:17

BAŞKANIN BİR BUÇUK YILI

22 Eylül 2025 Pazartesi 13:12

GÜMÜŞÜN GÖLGESİNDE

15 Eylül 2025 Pazartesi 10:37

EĞİTİMDE KISIR DÖNGÜ

08 Eylül 2025 Pazartesi 10:52

4 EYLÜL SİVAS KONGRESİ

31 Ağustos 2025 Pazar 13:37

SESSİZ ÇIĞLIK

18 Ağustos 2025 Pazartesi 10:08

TARİHİ BİR DÖNEMEÇ

10 Ağustos 2025 Pazar 11:20