Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Burhanettin Çiğdem, Parkinson hastalığına dair bilgiler verdi.

İLK KEZ 1817 YILINDA TANIMLANDI

Parkinson hastalığının ilk kez 1817 yılında James Parkinson tarafından tanımlandığını söyleyen Çiğdem, “Parkinson hastalığı beyinde dopamin adı verilen, beyin hücrelerinin birbirleriyle haberleşmesini sağlayan maddeyi üreten hücrelerin bozulması sonucu ortaya çıkar. Beyinde dopamini üreten bu hücreler hareketlerin kontrolünden, uyumundan ve akıcılığından sorumludur. Parkinson hastalığı erişkinlerde Alzheimer hastalığından sonra ikinci sıklıkta görülen nörodejeneratif (sinir hücrelerinin harabiyeti sonucu ortaya çıkan ) bir hastalıktır” dedi.HAREKETLERDE YAVAŞLAMA TEMEL BELİRTİSİDİR

Tüm dünyada 10 milyon üzerinde insanın Parkinson hastalığı tanısıyla takip edildiğini ifade eden Çiğdem, “Parkinson hastalığının görülme sıklığı 55-60 yaş üzerindeki nüfusta yüzde 1’dir. Yaşam süresinin uzaması nedeniyle toplumda yaşlı nüfusunun artması Parkinson hastalarının sayısında da artışa neden olmaktadır. Parkinsonluların yüzde 5-10 kadarı 20’li ve 30’lu yaşlarda da görülebiliyor. Genç yaşta görülen bu vakalar genellikle kalıtsaldır ve akraba evlilikleri genç hastaların artmasına neden olabilir. Parkinson hastalığının temel belirtisi kişinin hareketlerinde yavaşlamadır. Buna ek olarak eklem hareketlerinde katılık, titreme erken dönemde ortaya çıkan diğer belirtilerdir. Hastalığın ileri dönemlerinde bu belirtilere denge bozukluğu da eklenir. Parkinson hastalığında bu motor bulguların dışında belirti ve bulgular da izlenir. Bu belirtiler kabızlık, pozisyon değişikliği ile kan basıncının düşmesi, depresyon, anksiyete, uyku bölünmeleri, huzursuz bacak sendromu olarak sayılabilir. Hastalığın tedavisinde yer alan ilaçlar hastalığı durduramamakta ancak belirtileri hafifleterek hastaların günlük yaşam faaliyetlerini rahat sürdürebilmesine yardım etmektedirler. Hastalığın tanısı konulduğunda hemen tedaviye başlanmalıdır. Çünkü hastalığın erken evresinde tedaviye başlandığında dopamin eksikliğinin beyinde oluşturacağı diğer işlev bozuklukları geciktirilebilmektedir” dedi.

İLK ADIM İLAÇ TEDAVİSİDİR

Tanı konulan yaklaşık her 4 kadın kanserinden biri meme kanseri Tanı konulan yaklaşık her 4 kadın kanserinden biri meme kanseri

Parkinson hastalığı ile mücadele etmede erken teşhisin, uygun ilaçlarla doğru tedavi seçiminin uzmanlarca yapılmasının ve fizyoterapi ile egzersizin önemli olduğunu kaydeden Çiğdem, “Böylece hastalık önemli ölçüde kontrol altına alınabilir. Parkinson hastaları için egzersiz ve hareket, yürüyüş ve denge bozukluklarının kontrolünde çok önemlidir. Egzersiz sadece yürüyüş, denge, duruşu düzeltmekle kalmaz, Parkinson hastalığının depresyon, durgunluk, yorgunluk ve kabızlık gibi diğer belirtilerini de olumlu etkiler. Egzersiz hareketsizlikten kaynaklanan kalp damar hastalıkları ve kemik erimesine karşı da koruyucu işlev görür. İlaç tedavisini aksatmamak ve ilaçları aniden kesmemek gerekir. İlaçlar başka bir sağlık sorunu nedeniyle bir süre kullanılamayacaksa nöroloji doktorunun önereceği takvime göre azaltılıp düzenlenmelidir. Parkinson hastalığının başlangıç tedavisi ilaç tedavisidir. Cerrahi tedavi hastalığın orta evrelerinde, ilaçlar belirtileri kontrol ettiği halde, ilaca bağlı istemsiz hareketler ve ilaç aralarında aşırı yavaşlama gibi sorunların ortaya çıktığı durumlarda uygun hastalara yapılabilir. Unutkanlığı, denge bozukluğu olan veya sık düşen Parkinson hastalarında cerrahi tedavi yapılmamaktadır. Parkinson hastalığı yaşam boyu bireye eşlik edeceğinden ona teslim olmamak, onu yönetmek gerekir. Tedaviye uyan ve yaşam biçimini uyarlayabilen hastaların yaşam kaliteleri artacağı için iş ve sosyal yaşamını daha rahat sürdürebilirler” açıklamasında bulundu.

Editör: Adem Sabit Nalbant