Görmeye nasıl anlam yüklerseniz öyle bakarsınız hayata, yaratılmışlara Bana kalırsa ağaçlar sevgiden yaratılmıştır. Hayvanları yaratan sevgidir. Suyu da yaratan aynı sevgidir. Sevginin gözleriyle baktığınızda, kainattaki her şeyin mayasında onun olduğunu görürsünüz.
Kendimde evde hayvan besleyen biri olarak, hayvanları sevdiğimi her seferinde ve her yerde vurgularım. Hatta daha önceki yazım da onlara taktığım bir isim var: Allah´ın dilsiz kulları ´
Geçenlerde biz insanlar da böyle olabilsek keşke´ dedirten "Hachiko Bir Köpeğin Hikayes i( Hachi: A Dog´s Tale )´´ adlı bir film izledim. Sinema dünyasında da iyi bir yer edinen bu filmin yıllar geçse de bende bıraktığı etkiyi atacağımı sanmıyorum. Sadakatin ve gerçek sevginin hikayesi olan bu duygu yüklü muhteşem filmin sonunda gözyaşlarıma mani olamadım. Bu filmde insan zaten duygulanmıyorsa, niye insandır ki
Bir profesör ile bir köpek arasındaki müthiş dostluğu konu edinen film, Japonya´da meydana gelen gerçek bir hayat hikayesini anlatıyor. Hachi, sahibine olan sadakati ile Japonya´dan tüm dünyaya ünü yayılmış bir köpek. 1987 yılında ilk olarak ´Hachiko Monogatari ´ ismiyle Japonya´da çevrilen filmin, ikinci versiyonu ise Stephen P. Lindsay tarafından Hollywood yapımı olarak, 2009 yılında tekrar senaryolaştırılarak sinemaseverlerin karşısına çıkmış. Bir köpek ile bir profesör arasında inanılması güç ama gerçek bir dostluğun beyazperdeden yansımasını izleyeceğiniz filmin başrol oyuncusu ise; Özel Bir Kadın, Chicago, Kesişme, Çakal, Entrika, İlk Şövalye gibi filmlerden tanıdığımız Amerikalı oyuncu Richard Gere. Filmin bir diğer en önemli özelliği ise köpeğin oyunculuk performansı. Bana kalırsa başrol oyuncusu o.
Filmin konusuna gelecek olursak, Profesör Parker Wilson (Richard Gere) üniversitede müzik hocasıdır. Eşi ve kızıyla büyük bir evde mutlu bir şekilde yaşamaktadırlar. Prof. Parker , bir akşam iş seyahatinden dönerken tren istasyonunda Japon kökenli meşhur Akitainu cinsi küçük bir köpek bulur. Onu evine götürür. Eşi kesinlikle bu köpeği evde istemez, onu bulduğu yere bırakmasını ister ve her yere ilanlar dağıtır. Fakat bir türlü köpeğin sahibi bulunamaz.
Profesör Parker´ın köpekle arasında sıkı bir bağ oluşur ve bu bağ gün geçtikçe daha da sağlamlaşır. Kısa zamanda tüm aileye kendini sevdiren Hachi, artık Wilson ailesinin köpeğidir. Köpeğin tasmasında Japonca ´da iyi şans akımını simgeleyen ve 8 anlamına gelen Hachie yazmaktadır. Aradan iki yıl gibi bir zaman geçer. Hachie, Profesör işe giderken her gün tren istasyonuna kadar onunla gelir ve onu yolcu eder. Her gün saat 5´te de istasyona gidip her zamanki yerini alır onu bekler. Beraber eve dönerek iyi bir yol arkadaşı olur.
Böyle sürüp giden günlerin birinde profösör dersteyken kalp krizi geçirir ve ölür. Hachi onun öldüğünü anlamaz. Parker´in büyüyüp evlenmiş olan kızı onu alıp evlerine götürür. Fakat ordan kaçar yine istasyondaki yerinde beklemeye başlar. Gece - gündüz, yaz-kış demeden aralıksız tam 9 sene sahibini bekler. Bu arada bu olayı istasyona gelen bir gazeteci haber yapar. Ve Hachi´ nin ünü tüm ülkeye yayılır.
Bu 9 senelik bekleyiş Hachinin ölmesiyle son bulur. Yıllar boyu sahibini beklediği tren istasyonuna da Hachi´ nin heykeli dikilir.
Evet filmimizin konusu böyle ... Yok böyle bir dostluk diyeceğiniz bu filmi sadakat ve sevgi kavramının hayvan dediğimiz canlıdan öğrenilmesi ve hatırlatması bakımından izleyin, izlettirin. Keyifli vakit geçireceğinize emin olduğum için şiddetle izlemenizi tavsiye ediyorum. Daha sonra tekrar tekrar izleyeceksiniz. Şimdiden iyi seyirler dilerken izledikten sonra siz de benim gibi aynı şeyi düşüneceksiniz:
´Çoğu insanın hayvanlardan öğrenmesi gereken çok şey var öyle değil mi ´´