Merhabalar kıymetli okurlarım;
Geçen hafta, millet olarak önemli bir günü, bayram havasında kutlamanın övüncünü yaşadık. Nisan ayı benim için her zaman bir dirilişin sembolü olmuştur. Hele 23 Nisan gelince içim içime sığmaz olur. Bugünü her zaman yeniden anlamlandırmaya çalışırım. Yirmi Üç Nisan gününü, Türk Ulusunun özgür iradesinin temsilcilerinin bir çatı altında toplandığı bir meclisin, nice zorluklara rağmen açıldığı bir gün olarak hafızamı tazelerim. Bugün beni her zaman 1920 yılına götürür. 1920, yani milletinden güç alan milletin temsilcilerinin bağımsızlığımızı ilan ettiği bir tarih olarak cumhuriyet yeniden gönlümde yeşerir.
Gelişmiş toplumlarda demokrasinin temelinin, tam bağımsızlığın ve egemenliğin en önemli yapı taşı olan, o toplumun iradesinin yansıtıldığı meclisler olarak düşünürüm. Bizim meclisimiz olan, Türkiye Büyük Millet Meclisi de bu anlamda, bağımsızlığımızın en canlı göstergesi olarak, görkemli ve dimdik duruşu ile göstererek yüce milletine kollarını 105 yıldır açmaya devam eder.
Devletimizin ve bizlerin en değerli kurumu olan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'mizin kuruluşunun 105. Yılında, bizlerde bu görkemli duruşa geçen hafta Çarşamba günü şahitlik ettik. Bu şahitliğe tüm ulus olarak katılım sağlandı. Düşüncesi ne olursa olsun, her bir vatan sevdalısı, bugün dolayısıyla, demokrasiye ve cumhuriyete olan inancını daha da sağlamlaştırdı. Varlığını Tük varlığına armağan eden bir birey olmanın haklı gururunu yaşadı.
Şimdi yıl 2025. Tüm dünyaya haykırılan egemenliğin üzerinden, tam 105 yıl geçmiş. Dile kolay geliyor değil mi? Ama yaşanılan onca çileyi, verilen kutlu mücadeleyi düşününce, insan zihni bir an duruyor. 105 yılı anlamlandırmaya, gelinen süreci yorumlamaya ve içselleştirmeye çalışan bir cumhuriyet çocuğu olarak, bir ulusun egemenliğinin çocuklarla ilişkilendirilmesindeki vizyonu 2025 yılının Nisan ayında daha iyi anlıyoruz.
Gazi Mustafa Kemal, 1924 yılında yani egemenliğin ilanından tam 4 yıl sonra, 23 Nisan gününü bir bayram olarak kutlanmasını istiyor. 5 yıl sonra da 1929 yılında bu bayramı çocuklara armağan ediyor. Verilen bu karar ile ortaya çıkan ileri görüş, vizyoner bakıştaki derin mana, bizlere çok farklı bir mesaj veriyor. Bu mesaj, adaletin hâkim olduğu, düşüncenin özgür olduğu, onurlu bir Türkiye’yi oluşturacak olan çocukların, yetişkinler arasında bağ kurmasında ve iletişimi sürdürmesinde yeni ufuklar açıyor.
Kurucu lider, kendi ulusunun bağımsızlık günü olan 23 Nisan’ı, bir bayram olarak ilan etmesinin ardından bunu çocuklara armağan etmesi, adeta bir ulusun egemenliğini çocuklarla ilişkilendirmesi, gelecek nesillere verdiği değeri bizlere açık bir şekilde gösteriyor.
Her geçen gün, dünya milletleri, modern zamanların öğretilerine göre, kendilerini yeniden revize ediyorlar. Yaşamsal ve yönetimsel sistemlerini sürekli olarak güncelleyerek, yaşadıkları çağa göre kendilerini daha etkin olarak konumlandırıyorlar. Gelecekteki varlıklarını sürdürecek olan çocuklarına ise her türlü yatırımı birinci öncelik olarak görüyorlar. Ama bizi yönetenler ve karar vericiler, 105 yıllık bir tecrübeyle elde edilen birikimi bir kenara iterek, her yıl yeni eğitim modelleri üzerinden, çocuklarımızın zihinlerini karıştırarak, yap boz tahtasına çeviriyorlar Denenmişi deneyerek, yapılmış ve sonuç alınamamış modelleri yeniden gündeme getirerek yeni bir modelmiş gibi sunuyorlar. Oysa bu program ve modelleri pazarlamanın eğitim dünyasına hiçbir faydası olmayacağını anlamıyorlar veya anlamak istemiyorlar.
21.yüzyılda, ulus bir devlet ve millet olarak ayakta kalmak istiyorsak, modern ve gelişmiş uluslarla yarışmak istiyorsak, kendi değerlerimiz doğrultusunda iz bırakacak adımları atmak istiyorsak bu konuda kafa yormamız ve dertlenmemiz gerekiyor. Millet olarak, iktidarı ve muhalefeti ile, sivil toplum kuruluşları ile birlikte, 23 Nisan’ı Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ilan eden ve bağımsızlığımızı çocuklarla ilişkilendiren Gazi Mustafa Kemal’in ortaya koyduğu vizyon doğrultusunda hareket etmemiz gerekiyor. Ancak bu şekilde hareket edersek ulusal bir başarıya ulaşabiliriz.
Gelin, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na birde bu açıdan bakalım. Geniş bir projeksiyonla yeniden bu günleri anlamlandırmaya çalışalım. Bu bayramı sadece bir güne sığdırmayalım. Çocuklarımıza güzel bir gelecek hediye edelim. Onlara cumhuriyetin değerlerini anlatalım. Vatan için çalışmanın, üretmenin ne kadar önemli olduğunu söyleyelim. İlmin ve bilimin ışığında, özgür ve hak temelli bir dünyada nice yüzyıllar boyunca Türkiye Cumhuriyeti bayrağını dalgalandırmaları için onlara destek olalım.
Saygılarımla.