16 Eylül 2024 tarihinde, sosyal belediyecilik anlayışının temel ilkelerine dikkat çektiğim bir yazı kaleme almıştım. Özellikle, Sivas Belediyesi’ne ait sosyal tesislerin özel sektöre kiraya verilmesi kararının, sosyal belediyecilik ruhuyla bağdaşmadığını dile getirmiştim. O günkü endişelerimin bugün ilk yansımalarını gördüğümde, bir vatandaş olarak içim sızlıyor.

O tarihten bu yana geçen sürede, kiralanan sosyal tesislerin mevcut hali tamamen ortadan kaldırıldı ve yerine tarihi dokuya hiç uymayan, meydanın estetik bütünlüğünü bozan çirkin bir yapı inşa edilmeye başlandı. Oysa bizim bildiğimiz, kiraya veren mülkünü olduğu haliyle kiraya verir. Kiracı da mevcut haliyle kullanır; ufak tefek düzenlemeleri ise mal sahibinin izniyle yapar. Burada ise bırakın düzenlemeyi, tamamen yıkım ve aslına uygun olmayan yeniden bir yapılanma söz konusu.

Belediye Başkanımız ve diğer yetkililerin bunu görmemesi mümkün mü? Belediye başkanımız makamından meydana baktığında yapılan ucubeyi görecektir. İlin en büyük mülki idare amiri olan Sayın Valimiz var. Valilik binasından şöyle bir balkonuna çıksa, elli metre ötede meydana dikilen bu estetikten yoksun yapıyı açıkça görecektir. Daha da önemlisi, tarihi ve kültürel mirası korumakla yükümlü olan eski ismi Anıtlar Yüksek Kurulu olan yeni ismiyle Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu nerede? Onlar da mı bu yıkımı ve yerine yapılan çirkinlikleri görmüyor? Sivas gibi tarihi mirasıyla övünen bir şehirde, gözümüzün önünde yaşanan bu ihmal ve kayıtsızlık bence hiç normal değil. Bu şartlar altında hiç kimse, hiçbir kurum, olup bitene seyirci kalmamalıdır. Vicdan sahibi herkesin bu yanlış uygulamaya karşı durması gerekir. Çünkü aslına uygun yaparız denilen hiçbir eser yeniden yapılamıyor, yapmıyorlar da.

Sivas’ımızın tarihi meydanı, sadece taş ve beton değil, bir milletin hatırası, kültürü, kimliğidir. Rant uğruna bu kimliği yok etmek, telafisi imkânsız bir kayıptır. Belediyenin veya kiracısının elde edeceği geçici kazanç, Sivas’ın geleceğinden daha kıymetli olabilir mi? Hele ki bu estetikten yoksun, tarihi dokuya aykırı olan inşaat, tarihi meydanın ruhunu böylesine zedelerken...

Şimdi soruyorum: Kiracıyı tanımam bilmem, bu kadar rahat bu meydanda nasıl çalışabiliyor? Yok mu bunun bir denetleyeni ya da cezası? Bir şehir meydanını bu şekilde tahrip etmenin, tarihi silueti bozmanın hiçbir bedeli olmayacak mı?

Bu şehir hepimizin, Sivas’ta yaşayan herkesin, geçmişten gelen mirası koruma ve geleceğe aktarma sorumluluğu var. Belediye, valilik ve ilgili tüm kurumlar, bu çirkin yapının inşasını durdurmalı, meydanın tarihi dokusuna uygun bir yapı için adım atmalıdır. Bu konuda taraflara içtenlikle bir kez daha sesleniyorum: Ne olur! Şehrimizin tarihine, estetiğine ve ruhuna sahip çıkalım!

Sözlerim bir eleştiriden öte, bir kardeş, bir hemşeri, bir ağabey tavsiyesidir. İlimizin, güzel Sivas’ımızın kıymetini bilelim. Umarım bu feryadımız duyulur ve bu yanlıştan bir an önce dönülür.