Gençler bilmez!
Tuvalet kağıdını toplum olarak çok geç kabullendik biz.
Çünkü, büyüklerimiz kağıda hürmet ederdi.
Çocukluğumda çok şahit olmuşumdur, yerdeki kağıt parçasını katlayıp taş duvara sokuşturan yaşlılara.
Böylesine kıymetli olan kağıdın tuvalette kullanılması şaşkınlık, hayret ve üzüntüyle karşılandı uzun süre.
Kendileri Mektep medrese görmeseler de, okuyana, okutana, ilme büyük tazim ve hürmet ederlerdi.
Hele Öğretmenlere gösterilen saygının zannımca dünyada bir başka örneği yoktu.
Her şeyde olduğu gibi bu kabil kıymetlerde birer birer devrildi, yıkıldı, sıradanlaştı ve kıymeti kalmadı.
- Kâğıda kıymet vermeyen kitaba da kıymet vermedi.
- Kitaba kıymet vermeyen ilme de kıymet vermedi.
- İlme kıymet vermeyenin de, Öğretmene, Hocaya, Alime... hürmeti de saygısı da kalmadı.
Tıpkı bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir yiğidi, bir yiğit bir vatanı kurtarır misali; tersinden, hürmeti terk ile başladı birçok yıkım.
Siz hala, bilmem kaç yüz milyon kitabı bedava dağıtıyoruz diye övünmeye devam edin...
Sadece sekiz- dokuz ay sonra, harcadığınız milyarlar değil, o kitaplarla birlikte; fazilet ve erdem adına tüm değerler de çöpe atılıyor haberiniz yok...
Sayenizde; saygısız, hürmetsiz, doyumsuz ve müsrif bir nesil yetişiyor
Ve tek başına bu vebal, size yeter de artar bile...