Sık sık duyarız; Bu öğrenciler:
Neden bu kadar benciller
Neden bu kadar ilgisizler
Neden bu kadar hırslılar
Neden kindar oldular
Niçin yardımsever değiller
Niçin arkadaşlarını takdir etmiyorlar
Niçin birlikte iş yapamıyorlar
Niçin yalnızlığı tercih ediyorlar
Neden iletişim kuramıyorlar
Neden hep rekabet halindeler
30 Kişilik sınıftan neden 30 başkan adayı çıkıyor
Hiç kimsenin mantıklı ve yararlı da olsa yönerge almaya neden tahammülü yok
Neden her konuda ayrışıyor, tartışmalarımız kavgaya dönüşüyor
Neden genel konularda toplumsal uzlaşı sağlayamıyoruz
Neden her sorun bizi birleştireceğine, bir öğrenme, birlikte hareket etme fırsatı sağlayacağına, bizi ayrıştırıyor
ÇÜNKÜ; İlkokul 1.sınıftan itibaren 5-6 yaşındaki yavrucakları YARIŞTIRIYORUZ. Çocukları yarıştırarak büyütüyoruz. Eğitim sistemimiz; öğretmenlerden, öğrencilere yarışma için resim, şiir, yazı, vb. yaptırmamızı istiyor. Süt, yoğurt, vs. tutun binlerce firmanın açtığı yarışmalara öğrencilerimiz katılmak zorunda kalıyor. Bunu haber alan veliler, öğrencilerle birlikte kendileri de yarışma atmosferine katılıyor. Çocukları kurmaya başlıyorlar. Psikolojik baskıdan tutun, her türlü iddia ile öğrencileri dolduruyorlar. Yarışmalar, artık sinir savaşına dönüşüyor: ‘’mutlaka biz kazanmalıyız’’ diyen veliler, zavallı yavrucakları savaşan robotlara dönüştürüyorlar. Çoğu zaman yarışma eserlerini çocukların yerine veliler yapıyorlar.
Ayrıca, her bakanlık hemen her türlü etkinliklerinde okulları kullanmak istiyor. MEB dışındaki bakanlıkların genel müdürleri : ‘’Bu okullar, öğretmenler ne yapıyor ki’’ mantığıyla okullara yarışma üstüne yarışma yazısı gönderiyorlar. Dış ticaret haftasından tutun da öğrencilerle ilgi, alakası olmayan konularda öğrencilerden yarışma için eser istiyorlar. Velilerin hırsları da buna eklenince; Zavallı çocuklar yarışmadan yarışmaya koşturan yarış atlarına benzetiliyor. Sürekli ‘’çocukları kıyaslamayalım’’ diyerek doğruyu konuşan yöneticiler, daha sözleri bitmeden okullara yarışma yazısı gönderiyorlar.
Çocuk psikolojisine, pedogojisine de aykırı olan; YARDIMLAŞMA YERİNE YARIŞMA KÜLTÜRÜ çocuklarımızı mahvediyor. Ayrıca dünyada gelişmiş hiçbir ülkede 5-6 yaşındaki ilkokul birinci sınıflarına BİLSEM adı altında sınav yapmıyor. BİLSEM sınavı sonrası ‘’zeki, zeki değil’’ diyerek (veliler, çocuklar böyle algılıyor) çocukları etiketlemiyor, kıyaslamıyor, ayrıştırmıyor. Zavallı körpe yüreklere ve beyinlere bu kadar ağır baskı uygulayan başka ülke yok. İlkokul birinci sınıf öğrencilerine BİLSEM hazırlık yayınları, kursları, özel dersleri aldıran gelişmiş bir ülke düşünebiliyor musunuz Onlar, BİLSEM uygulamalarını her okula taşıyarak, sınavsız her öğrencinin faydalanmasını sağlıyorlar.
Çocuklar; korkuyu, kin tutmayı, rekabet etmeyi, yarışmayı, hırsı büyüklerinden öğreniyorlar. 5-6 yaşından itibaren yarışmalarla büyüyen çocuklar; bencil, hırslı, kindar, işbirliği yapamayan, rekabetçi, iletişim kuramayan, yalnız, herkesi rakip olarak gören, yardımlaşamayan, uzlaşamayan, iyilik yapamayan kişilikler oluyorlar.
HER YARIŞMANIN BİR KAZANANI, BİNLERCE KAYBEDENİ VARDIR:
Çocuklarımıza rekabet ettirmeyelim. Çünkü rekabetin kazananı ve kaybedeni vardır. Çocuklarımızın öz yeterliliklerini geliştirmesini ve kendilerine hedef koyarak, hedefe odaklanmalarını sağlayalım.
Ödüller bakış açısını daraltır, derin ve özgür düşünmeyi engeller, yaratıcılığı azaltır. Ödül yerine motive edin ve olumlu geri bildirim verin. Ödüller ve cezalar koşullara bağlıdır. İkisi de sakıncalıdır.
‘’Çocuğun bir etkinliğe karşı İLGİSİ (İÇ MOTİVASYONU) varsa, ona bir de ödül (dış motivasyon) eklenirse o çocuğun motivasyonu daha da artmıyor. Tam tersi ilgisi (iç motivasyonu) azalıyor. Çocuk severek yaptığı işi, ödül aldıktan sonra daha az seviyor. Hatta o işe karşı olumsuz tutum geliştiriyor.’’
Çocuklarınızı ödüle boğarak cezalandırmayın. Gelişim evrelerine uygun sorumluluklar vermek suretiyle onları geliştirin, onurlandırın, gururlandırın. Özgüvenlerini gelişimleriyle özsaygılarını destekleyin, yükseltin.
ÇARE: Okullar, öğrenciler; kurumların, firmaların etkinliklerine katılabilirler. Ancak ilkokul ve orta okuldaki öğrenciler yarıştırılmamalı. Katılım esası uygulanmalı, her katılana teşekkür edilip, katılım belgesi verilmeli. Japonya’da, G. Kore’de yapılan budur. Böylece çocukların iletişim ve iş birliği, uzlaşı becerileri artırılır, toplumsal kaynaşma daha güzel sağlanmış olur. Çocukların psikolojiler bozulmadan öğrenme, üretme, iyilik yapma becerileri gelişmiş olur.