
Şadiye ÖZTÜRK
´´ALFABE DEĞİŞTİ BİR GECEDE CAHİL KALDIK´´ GERÇEK Mİ
Alfabe değişikliğinden dolayı sürekli Atatürk suçlanır; '' Zorla yazımızı değiştirdiler ve millet bir gecede cahil kaldı, dedelerimizin mezar taşlarını okuyamaz olduk. Milleti Kur'an'sız, ezansız, dinsiz, imansız bir gecede cahil bıraktı'' diye bilinen bütün hakaretler edilir.
Gerçek nedir
Osmanlı Devleti, Arap alfabesini kullanıyordu. Dilimiz Türkçe Arap alfabesiyle yazılıp, okunuyordu. Dolayısıyla okuma-yazma bilen herkes aynı zamanda Kur'an okuryazarı oluyordu. O halde niçin insanlarımız Kur'an okuyamıyordu
Milletimiz Kur'an okuyamıyordu çünkü okuma-yazma bilmiyordu. İşin can alıcı noktası budur. Atatürk alfabeyi değiştiği zaman milletimizin ancak yüzde altısı okur-yazar durumdaydı. Yüzde altılık kesim de devlet görevlileri, saray çevresi ve İstanbul'un seçkinleriydi. Milletimizin yüzde 94'ü okuma-yazma, dolayısıyla Kur'an okuma bilmiyordu. Anadolu baştanbaşa cahil bırakılmıştı.
Milletimizin okuma-yazma bilmemesinin dolayısıyla Kur'an okuyamamasının nedeni Osmanlı Devletidir. Osmanlı Devletini ele geçiren, son üç yüz yıl devleti idare eden devşirme-dönme takımı bilerek milletimizi cahil bıraktı.
Osmanlı Devletinde başbakanlık koltuğuna 134'ü Türklerden, 158'i Türk olmayanlar oturmuştur. Rum'dan- Gürcü'ye, Ermeni'den- Yahudi'ye, Boşnak'tan- Arnavut'a, Arap'tan-Kürt'e kadar 158 Türk olmayanlar başbakanlık koltuğuna oturmuşlardır. Ayrıca bakanlık, vekillik, paşalık, müsteşarlık, valilik, büyükelçilik, üniversite hocalıklarına kadar devletin en üst makamlarına yüzbinlerce Türk olmayanlar atanmışlardır. Şeyh-ül İslamlık makamına kadar masonlar oturmuşlardır.
Ortaçağ Avrupa'sının bilimden, akıldan uzak koyu taassup içindeki Osmanlıyı yöneten devşirme-dönme takımı Osmanlı Devletinin bilim üretmesini durdurdular. Bu devşirme-dönme devlet idarecileri matbaanın ülkemize girişini engellediler. Anadolu'daki şehirlerimize okul açmadılar. Osmanlı bilim üretemediği için cahillikten yıkıldı.
''Bazı üst düzey yetkililer bile okuryazar değildi. Mesela, Yedisekiz Hasan Paşa. İmzasını atmayı bilmediği için, eskiden, biri 'v' diğeri 'ters v' gibi yazılan, 7 ve 8 rakamlarının arasına bir çizgi çekerek 'Hasan' yazmayı ve böylece imzasını atmayı öğrenmiştir. Bu nedenle kendisine 'Yedisekiz Hasan Paşa' lakabı' takılmıştır.''
Görüldüğü gibi Anadolu köylerinde Kur'an okumayı bilenin kalmaması Atatürk'ün değil Osmanlının suçudur. Okuma- yazma oranı tüm yurtta yüzde altıdır sadece. Bunun da yüzde biri Anadolu'da, geri kalanı İstanbul'da sarayın memurları ile gayrimüslim tebadadır. Okur-yazar oranının bu kadar vahim derecede düşük olmasının üzerine Atatürk alfabe değişikliğine karar verir. Bu kararında o dönemde Türk Cumhuriyetlerinin tamamının Latin Alfabesine geçmesi de etkili olmuştur. Latin Alfabesi aslında Türk Alfabesidir. (Orhun Abidelerine bakınız)
''Bugün okuma yazma sorunu kalmamıştır. Okur-yazar oranımız yüz de doksan beşi geçmiştir. Bir gecede cahil kalmak ne kadar da çok işe yaramış değil mi! ''
Şimdi eski yazıyı bilenler çok daha fazladır. Eski yazı öğrenen bu insanların nüfusumuza oranı ise, Osmanlı dönemindeki yüzde altıya karşılık, bu gün en az yüzde yirminin üzerindedir.
'' Bizimkiler, 'yazımız değişti, bir gecede cahil kaldık' diye sıkılmadan şikayete devam ededursun, Osmanlı arşivlerini, mezar taşlarını, bina kitabelerini yabancılar gelip okusun, dizini kırıp çalışsın, alın teri ve göz nuru döksün ve yüzlerce kitap yazsın. Osmanlı'nın torunları biz değiliz de onlar mı İmam hatip okullarına, Kur'an kurslarına, ilahiyat fakültelerine biz değil de onlar mı gidiyor. ALFABE DEĞİŞTİĞİNDE, ESKİ ALFABEYLE OKUYANLAR OKUMAYI UNUTMADILAR EVLERİNDEKİ, KÜTÜPHANELERDEKİ KİTAPLARI OKUMAYA DEVAM ETTİLER. AYRICA ESKİ ALFABEYLE YAZILI OLAN BÜTÜN TEMEL ESERLERİN TERCÜMESİ YENİ ALFABEYLE BASILMIŞTIR AMA KİM OKUYACAK İŞİN KOLAYI SUÇLAMAK.
Atatürk, 'İslamlaşmak' için Diyanet İşleri Başkanlığını kurdu. İlk İslam Enstitülerini açtı. 1925 yılında TBMM'deki bütçeye Elmalı Hamdi Yazır'a Kur'an-ı Kerim meali ve tefsiri yaptırmak için ek ödenek koydurdu. Sahih-i Buhari hadis tercümesini yaptırdı. Her imama yaptırdığı tefsir ve hadis külliyatlarını hediye etti. Türk Milletinin İslamı doğru kaynaklardan öğrenmesi için çalıştı. Özellikle cemaatler, tarikatlar alfabe değişikliğini bahane ederek Atatürk düşmanlığını mensuplarına aşılamaktadırlar. Herkesin Kur'an meali, hadis kitaplarını okumasından huzursuz oldular. Çünkü insanların kendilerine ihtiyaçlarının kalmamasından, cemaatlerini kaybetmekten korktular. Milletin cahil kalıp kendilerine muhtaç olmasını istiyorlardı.
''Eğer keramet yazıda olsaydı, yazısını değiştirmemiş olan tüm Arap aleminin, İranlıların, Pakistanlıların, Afganlıların durumunun bizden daha iyi olması gerekmez miydi Özellikle Arap dünyasına bir bakın, hepsi de Müslüman, hepsi de Kur'an'ı aslından okuyor ama hepsi de gelişmiş ülkelerin oyuncağı olmuş ve birbirine kurşun atıyor. 'Yazımız değişti, bir gecede cahil kaldık' diyenlerin oralarda yaşananlara bakıp, asıl derdin, bin kat daha derin ve karmaşık olduğunu idrak etmeleri gerekmez mi
ASIL VAHİM SORUN, EĞİTİMİN KALİTESİNİN DÜŞÜKLÜĞÜDÜR, KALİTELİ İNSAN YETİŞTİREMEMEKTİR VE 'YÜKSEK KALİTELİ EĞİTİMİN' VE 'KALİTELİ İNSANIN' NE DEMEK OLDUĞUNU BİLMEMEKTİR. BİLİMDE, TEKNOLOJİDE VE EKONOMİNİN HER ALANINDA GERİ KALMAMIZDIR.
Okumayan, yazmayan, düşünmeyen, araştırmayan, merakı olmayan, okuduğunu ve duyduğunu sorgulamayan, ahlakî değerlerine sahip çıkamayan, doğruyu delikanlıca savunamayan, zalimin karşısında boyun eğen, sevdiği insanın yalanını doğru kabul edip papağan gibi ezberleyen, sevmediği insanın söylediğini, mutlak hakikat olsa bile reddeden bir toplum güdülmeye hazırdır. Hiçbir sorununu sağlıklı bir biçimde çözememektedir. Böyle bir toplum, ister eski yazıyı, ister yeni yazıyı, ister Çin yazısını kullansın; ister saltanatla ister cumhuriyetle, ister demokrasiyle, isterse şeriatla yönetilsin, durum çok da fazla değişmez.''
Selam olsun, nicelikleri terkedip nitelikli olarak İslamı anlayıp, yaşayıp, bilim üretenlere.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.