
Şadiye ÖZTÜRK
Kabullenme, özür dileme ve yaşananlardan ders çıkarma.
Hata etmek, istemeyerek yanlış yapmak, kusurlu davranmak, unutmak ve dikkatsizlik; kasıtsız ihmalkarlık, kabahat ve noksanlıklar; kazaen verilen zararlar ve benzeri yazılı veya sözlü ifadeler, davranışlar insana mahsustur; diğer canlılarda olmaz, onlar için söz konusu edilmez. Hani derler ya; 'İnsan beşer, bazen şaşar.'
Bir insanın veya bir teşekkülün çalışanlarının bu saydığım olumsuzluklara; hataen, unutarak veya benzeri elde olmayan sebeplerle duçar olup olmadığını nasıl anlarız
Yaptığı diğer benzeri icraatlarına bakarız;
İlkelerini/esaslarını ve esas amaçlarını öğreniriz;
Aynı menfiliklerin kaç kere, kaçar defa tekrar edildiğini veya tekerrür ettiğini araştırırız;
Farklı muhataplarına karşı davranış alışkanlıklarındaki tarafsızlığı, adil olunup olunmadığını gözlemleriz;
Bu kişi veya kişilerin ruh ve beden sağlığına; fizikî şart ve ortamlarına bakarız;
Bütün bunları dikkate alarak bir değerlendirme yaptığımızda, sonuç itibariyle sağlıklı bir kanaat oluşturmuş olabiliriz.
Kanaatimiz bize, 'elde olmayan sebeplerle, yani kasıtsız olarak yazılmış, söylenmiş veya davranılmış' dedirtiyorsa; verilen zarar ve/veya kırılan kalpler için; yani her türlü maddî ve manevî ziyan için, ne bekleriz
Özür dilenmesini bekleriz.
Hataların, dikkatsizliklerin, elde olmayan sebeplerle verilen zararların kabullenildiğini duymak, görmek, bilmek ve en önemlisi de inanmak, ikna olmak isteriz.
Eğer özür dileme, kabullenme icraatı özrün işlendiği ortam ve şartlarda, aynı kişilerin huzurunda ve aynı yoğunlukta yapılmıyor, hata ve zararı telafi edebilecek maddî ve manevî karşılık da verilmiyorsa; bu manada bir denge sağlanmıyorsa; mahcubiyet ve pişmanlık, bir daha tekerrür etmeyeceğine dair kararlılık, vücut dilinden mimiklerden okunamıyorsa; sözler ve yazılanlar da bunu tamamlamıyorsa; mağdur veya mağdurlar aklen ve vicdanen ikna edilmemişse; hiçbir şey gizlenmeden helalleşme gerçekleşmemişse; bu özür dileme ve kabullenme geçersiz veya yetersizdir. Böylesine işlenen günah, edilen ayıp ve kul hakkı yeme gibi suçlar, işleyen insanın veya teşekkülün ilgili çalışanlarının defterinde, hiç silinmemecesine kalır. Bu da ağır bir vebaldir.
İnsanlar birbirlerini kandırabilirler ama, Allah (C.C.) her şeyi bilir; kayıt edilir.
Bütün bunları dikkate alarak, hata ve diğer elde olmayan sebeplerle verilmiş olan maddî ve manevî zararları kabullenmek ve özür dilemek, erdemdir; yani fazilettir, maharettir, hünerdir, liyakattir. Bu değerlendirme, bir kişi veya aile için, müessese için veya bir gazete yayıncılığı, televizyon programcılığı için, siyasetçi, bürokrat ve hatta bir devlet için bile böyledir.
Bu doğrultuda; yakın tarihte bir devletin diğer devletten özür dilediğine; hatta devletin geçmişte yaşanan elim bir hadise sebebiyle kendi halkından özür dilediğine; bir gazetenin hataen yayınladığı bir haberden dolayı ilgili kişi ve kurumun çalışanlarından özür dilediğine şahit olduk. Herhangi bir belediyenin, su şebekesi arızasını gidermek için yapılan çalışmalar esnasında, o mahallin şebeke suyunu kesmek zorunda kalındığında veya gürültülü bir işle uğraşıldığında, '…….halkımızdan özür dileriz.' şeklindeki yazı veya ilanlarına hepimiz rastlamışızdır. Uzun süre beklettiğimiz birine, 'Geciktiğim için özür dilerim' demişizdir. Asabileştiğimiz bir anda istemeyerek kalbini kırdığımız bir yakınımıza, 'Pişmanım, özür dilerim, kusura bakma, hakkını helal et.' Demişiz veya denildiğine şahit olmuşuzdur. Bu güzel ahlak örneklerini çoğaltmak mümkündür. İşte bütün bu ve bunun gibi erdemli davranışlar; doğruluk, dürüstlük, şeref, itibar, güvenilirlik, insana değer verme ve samimiyet göstergesidir. Kibirli insanlar maalesef bu nimetlerden istifade edemezler.
Bizzat yaşadığımız veya şahit olduğumuz hatalar, dikkatsizlikler, istemeyerek yapılan yanlışlar, tembellikler; kasıtsız ihmalkarlık, kabahat, noksanlıklar ve kusurlu davranmak; unutmak ve kazaen verilen zararlar ve benzeri yazılı veya sözlü ifadeler, davranışlar ve belki de pişmanlıklarımız; hayat mektebinin en önemli dersleridir. Yeter ki bizler bunların, hayat tecrübesinin en değerli kaynakları olduğunu ve istifade etmesini bilelim.
Kabullenme, özür dileme ve telafi etme nezaket ve kibarlığını; yaşananlardan ders çıkarma ustalığını; hem aile, akraba ortamlarında ve hem de okul ve diğer sohbet ortamlarında çocuklarımıza ve gençlerimize; söz, tavır ve davranışlarımızla, tabiî ve tatbikî olarak mutlaka öğretelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.