Ünlü Türk düşünürü Farabi’yi bilmeyenimiz yoktur. Türkistan doğumlu, felsefe, matematik, mantık, siyaset bilimi ve musiki alanında kendini yetiştirmiş ve yüzlerce eser ortaya koymuş müslüman bir Türk bilginidir. 870-950 yılları arasında yaşamış bu bilge kişi, Buhara, Bağdat, Şam, Kahire, Harran ve Halep gibi zamanın önemli ilim merkezlerini gezmiş, dolaşmış bilgi hazinesini alabildiğine doldurmuş. Siyaset biliminde ortaya koyduğu tezler günümüzde bile ideal olarak uygulanacak, insanlık âlemine huzurlu yaşamayı öneren tezlerdir. Onun “El-Medinetü’l-Fâzıla” adlı ülküsünden yani “Erdemli Şehir”’den bahsedecek, yeni Başkan Adem Uzun hocama, etrafına ve okuyucularıma sunacağım.
Farabi, erdemli şehri uzuvları yerinde olan tam sağlıklı beden kavramıyla izah eder ve bu beden arasında kurduğu ilişki vasıtasıyla erdemli şehrin tabiatını, sosyal yapı hiyerarşisini, bedendeki organlara karşılık gelen toplumsal kurumların oluşum biçimi ve görev alanlarını her organın diğer organlarla içinde bulunduğu ilişkileri detaylıca anlatır. Mutluluk insan bedeninin aldığı haz sonucu yaşanan olduğu için, erdemli şehirlerinde belirleyici unsuru mutluluktur der, bunun da siyasi ve sosyal birliktelikle mümkün olduğunu ifade eder. Eğer şehirde toplanmanın amacı mutluluk olmazsa, o zaman şehre erdemsizlik hakim olacaktır. Farabi’nin tarif ettiği erdemsiz şehrin hali içler acısıdır. Başka bir yazıma konu olacak bu kavram bizim istediğimiz düzen değildir. Bizim istediğimiz Sultan Şehir Sivas örnek bir “El-Medinetü’l-Fâzıla” olmalı.
Nasıl olacağını da açıklar. Bedende akıl ve kalbin önemine vurgu yaparken şehrin yöneticisini kalbe benzetir, onu üstün aklıyla yönetirse erdemli şehre kavuşulacağını iddia eder. Farabi’ye göre erdemli şehir yöneticisi de herhangi biri olamaz, çünkü yöneticilik iki şey ile mümkün olabilir; yaradılış itibariyle yöneticiliğe yetenekli olmalı ve yöneticilikle ilgili yetenekleri kazanmış olmalıdır. Bu ilk iki olmazsa olmazdan sonra diğer olması gereken özelliklerini de saymıştır. Bunlar; organları tam olmalıdır, anlayışlı olmalıdır, belleği güçlü olmalıdır, akıllı ve ince görüşlü olmalıdır, güzel konuşmalıdır, öğrenmeye gönüllü olmalıdır, yiyeceğe-içeceğe ve eğlenceye tutkun olmamalıdır, doğruluğu sevmeli, yalancılıktan kaçınmalıdır. Nefsini yenmeli ve kendisinden kuşkulanılacak şeylerden çekinmelidir, dindar olmalı ve dünyevi kaygılarda gözü bulunmamalıdır, adaletli olmalı ve kötülük yapmaktan çekinmelidir, işinde arzulu olmalı, yüksek ruhlu olmalı, şerefi, ululuğu sevmeli, ruhunu aşağılık ve çirkin olan şeylerin üzerinde tutmalıdır. Yapılmasını istediği şey konusunda ısrarcı ve azimli olmalı, korku ve zaaf göstermeksizin cesur bir şekilde onu gerçekleştirmelidir.
Bunları onun eserinden alıp buraya yazıyorum, bu sayılan özellikler sadece şehremini için değil yetki verilecek tüm yönetici adayları için geçerlidir.
Rahmetli Genel Başkan Muhsin Yazıcıoğlu “Ben Türk’üm, Türk esir olmaz. Ben Türk’üm, Türk Devletsiz olmaz. Ben Türk’üm, Türk Bayraksız olmaz. Ben Türk’üm, Türk Ezansız olmaz. Ben Türk’üm, Türk Hürriyetsiz olmaz.” diyerek siyasette bulunduğu yeri göstermiş ve “Önümüzde iki seçenek var: “Ya ibret almayanlar gibi tarihin tekerrürüne seyirci kalacağız ya da bu ezberi bozacağız. Biz, ikinci yolu seçiyoruz.” derken, tarihsel döngülerin kırılması ve değişimin gerçekleşmesi gerektiğini ifade etmiştir. İki seçenek arasında tercih yaparken, ibret almayanların tarih boyunca aynı hataları tekrarladığını, bu ezberi bozanların, yeni yollar açarak farklı sonuçlar elde edebildiklerini söylemiştir.
Şimdi Büyük Birlik Partisi Sivas’ta çok güzel bir fırsat yakaladı. Tamamıyla milli olan Farabi’nin “Erdemli Şehir” ülküsü ve yine tamamıyla milli olan Rahmetli Genel Başkan Muhsin Yazıcıoğlu’nun ülküleri yeni seçilen Adem Uzun hocamız tarafından neden gerçekleştirilmesin? Adem Uzun hocamızın geçmişini biliriz, gayretli, vatanını seven, bu vatanın evlatları için gecesini gündüzüne katan, onların bilimsel projeleriyle uzun yıllar kendisinden söz ettiren kıymetli bir akademisyen hocamızdır. Allahın bir lütfüdür kendisine emanet edilen Sivas’ı yönetmek. Bu hassasiyetle çalışacağına inanıyorum.
Burada bir önemli noktaya temas edip yazımı bitireceğim. Liderler etrafıyla güçlüdür. Zayıf bir çevreyle liderin etkili olması zordur. Lider etrafını çeşitlendirip, güçlendirmek zorunda olup, kendisini motive edecek alt yapısı güçlü, gelecek vadeden, karşılık beklemeden davasına hizmet edecek sadık çevreye ihtiyacı vardır. “Seni biz getirdik o makama” diyenlerden ziyade ona pozitif manada destekleyici ortam sağlayan, hedefe ulaşmada motive eden, sürekli geribildirim veren, gayret ve çabalarını teşvik ve takdir eden, vizyon ve amaç dışına çıkmayan bir çevrenin oluşması lazım başkanın etrafında. Oğluma, kızıma iş ver, etrafını gözetle, bize rant oluştur diyenlerle başkanın başarılı olması, “Erdemli Şehir” ülküsüne ulaşması mümkün değildir. Sivas’ı Türkiye’ye örnek şehir yapma hepimizin boynunun borcu olsun. Bu düşüncelerle Adem Hocama bir daha kolaylıklar diliyorum. Allah yardımcısı olsun.
Ramazan ayında yaşadığımız bereket ve huzur dolu günlerin ardından, bayrama ulaşacağız. Dualarımızın kabul olduğu, sevgi ve dayanışmanın yoğun yaşandığı bu özel günlerde, tüm İslam âleminin Ramazan Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.