ÜLKEMİZDE 17-18 YIL (ANASINIFINDAN ÜNİVERSİTEYE) OKUYAN ÖĞRENCİLERİMİZ NİÇİN BİR MÜZİK ALETİ ÇALAMAZ NİÇİN BİR YABANCI DİLİ KONUŞAMAZ, NİÇİN SANAT VE SPOR DALLARINDAN BİRİNİ İCRA EDEMEZ
Sorularımıza devam edelim:
'Türkiye'de futbol bu kadar çok sevilirken niçin çok az sayıda futbolcu yetişiyor
'5 milyon genç nüfusu olan ülkelerin 1,5 milyon lisanslı sporcusu varken, 50 milyon gencimizin olduğu ülkemizde lisanlı sporcu sayımız niçin 500 binde kalmaktadır
'3 milyonluk Hollanda, Uruguay kadar 80 milyonluk Türkiye'de de futbol bu kadar sevilirken niçin başarılı olamıyoruz
'Almanya'daki 800 bin Türk'ten futbolda dünya devlerinde oynayan yıldızlar yetişirken 80 milyonluk Türkiye'deki Türk'ten niçin Mesut Öziller yetişmiyor (Mesut Özil, Nuri Şahin, Hamit Altıntop Almanya'daki Türk çocukları aynı yıl dünya şampiyonu Real Madrid'te oynadılar)
'Anasınıfından - Üniversiteye 25 milyonluk, bir çok dünya ülkesinin nüfusundan fazla öğrencimiz varken niçin bizden futbolcu ve diğer spor dallarında sporcu yetişmez
'Futbolu kim oynayacak Yaşlılar, emekliler mi, işi olmayan yaşı geçmiş insanlar mı
Evet dostlar cevaplarınızı duyar gibiyim. Elbette ki futbol da diğer spor branşlarını da gençlerimiz yapacaktır. Ama 25 milyon öğrencimiz bunu ne zaman yapacak Spor yapacak zamanları yok öğrencilerimizin. Çünkü bizde okullarımız genelde sabahtan akşama kadar tam gün eğitim vermektedir. Sabahtan okula giden öğrenci akşam servisle eve dönerken trafikte geçen zamanla birlikte yorgun argın geç vakitlerde evine varabilmektedir.
Evet 25 milyon öğrencimiz akşama kadar zamanı okulda ve trafikte geçirdiği için spor ve sanat, yabancı dil becerilerini geliştiremiyor. Şu soruyu sorduğunuzu duyar gibiyim: Okullarda niçin yapmıyorlar Biz öğretmenleri asıl üzen konuda budur. Aklımız yetiyor, gücümüz yetmiyor. Okullarımızda tam gün müfredatından dolayı zaman yok. Zaman olsa bile okullarımızda futbol sahaları, yüzme havuzları, müzik, dil laboratuarları bulunmamaktadır. Daha da önemlisi 30-40 kişilik sınıflarda bir öğretmenle müzik aleti çalabilme, yabancı dil öğrenebilme veya spor dallarından birini öğrenip icra etmek asla mümkün değildir.
Dünyada durum nedir Diğer ülkeler bunu nasıl çözüyor da okulunu bitiren her genç bir yabancı dili mükemmel konuşabiliyor, bir müzik aletini çalabiliyor ve sanat - spor dallarından birini yapabiliyor Japonya'dan - Kore'ye, AB ülkelerinden ABD'ye hepsinde okullarda eğitim - öğretim sabahtan öğlene kadar yapılıyor. Öğlenden sonra okulun imkanları varsa okulda, yoksa okulun dışındaki sanat, spor, müzik kurslarına devam etmektedirler. Böylece öğlenden sonraları birebir öğretmenlerden ders alan öğrenciler yabancı dili öğrenebiliyor, bir müzik aletini çalabiliyor ya da bir spor - sanat dalını mükemmelce yapabiliyorlar. Öğrenciler iki günü müzik kursuna, iki günü de spor - sanat kurslarına devam edebiliyorlar. Pazar günleri de dinleniyorlar. Böylece gençler daha donanımlı olarak yetişmektedir.
Eğitim - öğretime sabahtan öğlene kadar devam eden AB ülkelerinin birçoğunda güneş bizim ülkemizden daha sonra doğmaktadır. Buna rağmen oralarda okullar sabah 07:00 -13:00 arasında eğitim-öğretim yapmaktadır. Öğrenciler karanlıkta okula gitmektedirler. Öğlenden sonra diğer alanlara zaman kazanmaktadırlar. Biz Akdeniz ülkesiyiz. İngiltere, Fransa, Almanya, İzlanda, Galler, İskoçya, Danimarka, İrlanda… dan daha erken güneş doğmaktadır. Ama bizde eğitim-öğretim (tam günlü okullarda) 08:30'da başlamaktadır. Onlar ise erken kalkmaya alışıp, karanlıkta okula gidip, çok çalışmaktadırlar.
Çare nedir
Çare okullarımızda eğitim-öğretimi öğlene kadar yapılmalıdır. Öğlenden sonra öğrencilerimiz beceri kurslarına gitmelidirler. Her yıl okullarımızda tarama yapılmalıdır. Bu taramalar sonunda belirlenecek beş ana dalda (futbol, basketbol, voleybol, güreş, yüzme vb) yetenekli öğrenciler seçilmelidir. Seçilen bu öğrenciler öğlenden sonraları spor okullarına devam etmelidirler. Görülecektir ki birkaç yıl sonra Türkiye'den on binlerce sporcu, sanatçı yetişecektir ve her genç bir yabancı dili rahatlıkla konuşabilecektir. Bizim teklifimizle birlikte; Okullar öğlene kadar(08:00 - 13:00 arası) eğitim-öğretim yaparsa:
'Şehirlerin trafik sıkışıklığı rahatlayacaktır. Öğlenden sonra servisler öğrencileri okula getirip, akşam almak için gelmeyeceklerinden şehir içi trafikte %50 rahat olacaktır.
'ÖĞRENCİLERİMİZ ERKEN YATIP, ERKEN KALKMAYA BAŞLAYACAKLARDIR. BİLGİSAYAR BAŞINDA GECELEMELER SON BULACAK, ÖĞRENCİLER ERKEN KALKARAK DAHA VERİMLİ VE DİNÇ OLACAKTIR.
'Öğrencilerin öğlen yemeği, öğlen yemeğinden sonra tekrar okula gelme telaşı bitecektir. Veliler öğrenciler rahatlayacaktır.
'Bir günde okula hem sabah, hem öğlenden sonra gelmeyecekleri için servislerde geçen yorucu yolculuklardan kurtulmuş olacaklardır.
'Şuan ki uygulamada öğlen yemeğinden sonra okula gelen öğrencilerin uykusu geldiği için derslerde akademik başarı düşmektedir, verim azalmaktadır. Bu son bulacaktır.
'Sınavlara hazırlanacak öğrenciler daha çok zaman bulabileceklerdir.
'ÖĞRENCİLER SANAT, SPOR, MÜZİK DALLARIYLA STRES VE SIKINTILARI AZALACAK, ERTESİ GÜN OKULA DAHA DİNÇ, DİNAMİK GELECEKLERDİR. DERSLERDE AKADEMİK VERİM ARTACAKTIR.
'Gençlerimizdeki geç yatma, geç kalkma ve tembellik yaşantısı son bulacaktır.
'Erken yatıp - erken kalkmaya alışan gençlerimiz dolayısıyla milletimiz daha üretken olacaktır. Erken kalkan Japonya, Kore, Almanya, ABD vb daha çok üretirken biz ancak onların ürettiklerini satın almak zorunda kalıyoruz.
'Atama bekleyen öğretmenler açılacak sanat, spor, yabancı dil, müzik kurslarında görev alacağı için istihdam sağlanmış olacaktır.
'Yabancı dil konuşabilen, bir müzik aleti çalabilen, bir sanat dalını yapabilen, bir spor dalında spor yapan gençlerimiz özgüvenleri artacaktır.
'EĞER OKULLARIMIZ YİNE BÖYLE TAM GÜN EĞİTİM-ÖĞRETİME DEVAM EDERSE 25 MİLYON ÖĞRENCİMİZ OLMASINA RAĞMEN 300 BİN NÜFUSLU İZLANDA'DAN MAÇLARDA DAHA ÇOK ÜÇ GOL YEMEYE DEVAM EDİLECEKTİR. ÇÜNKÜ GENÇLERİMİZİN FUTBOLCU, SANATÇI, YABANCI DİL KURSLARINA GİDECEK ZAMANLARI OLMAYACAKTIR. BİZ BÜYÜKLERDE JAPONYA'NIN, ALMANYA'NIN ÜRETTİĞİ OTOMOBİLLERİ, ÜRÜNLERİ ALMAYA DEVAM EDERİZ.
Selam olsun tembelliği terk edip, erken kalkıp çalışan, yorulan, öğrenen, üreten insanlara…