
Şadiye ÖZTÜRK
RÜŞVET-YOLSUZLUK; YOKSULLUK ÖLÇÜTLERİ
Devletleri içten kemiren, çürüten bir hastalıktır rüşvet-yolsuzluk. Rüşvetle yolsuzluk birbirine bağlıdır, birisi varsa diğeri de yaşanıyordur. Bu illete yakalanmış devletlerde adalet zaafa uğrar. Adalete güvenin azaldığı devletlerin geleceği karanlıktır. Emir Timur; ''Ülkeler kılıçla alınır ancak adaletle korunur'' der. Devletin düzeni adaletle sağlanır, adaletsiz devletin varlığını devam ettirebilmesi mümkün değildir. Milleti bir arada tutan en güçlü bağlardan birisi de adalettir. Adalet olmadan düzen olmaz; birlik, dirlik sağlanamaz. Rüşvet-yolsuzluk adalete indirilen en büyük darbedir. Rüşvet-yolsuzlukla; haksız kazanç, kamu malına zarar, katrilyonluk ihalelerin hak edenden ziyade hak etmeyene verilmesiyle yeni zenginlerin oluşturulmasına, yapılan işlerin kalitesiz yapılmasına neden olur ve yoksulluğa yol açar.
Rüşvet-yolsuzluk belasına karşı, zaman zaman hukukun aciz kaldığı görülmüştür. Bu acziyeti gidermek için etik kuralları ve kurulları oluşturulmuş, sivil toplum kuruluşlarının desteğine ihtiyaç duyulmuştur. Esasında bir ülkede sivil toplum kuruluşlarının sesi çok çıkıyorsa orada özgürlükler kullanılıyordur, bir yerde polisin etkisi fazlaysa, sivil toplum kuruluşlarının sesi cılız çıkıyorsa orada özgürlükler kısılmış demektir. Rüşvet-yolsuzluğun panzehiri şeffaflık, sivil kuruluşlarca denetlenebilirliktir. Toplumdaki sivil baskı unsurlarının etkisi demokrasinin gereklerindendir.
EĞER BİR ÜLKEDE;
--MİLLETİN SATIN ALMA GÜCÜ AZALIYOR, MİLLET FAKİRLEŞİRKEN YÖNETİCİLER ZENGİNLEŞİYORSA,
--Dolar milyarderi sayısı Almanya'yı, Japonya'yı geçiyorsa,
--Öğretmenler yoksulluk sınırının altında, emekliler açlık sınırının altında maaş alıyorsa,
--SİYASETÇİLERİN, SİYASETE BAŞLADIKTAN SONRA SERVETLERİ İZAH EDİLEMEYECEK KADAR ARTMIŞSA,
--Medyanın, STK'ların sesi kısılıyorsa,
--Üniversite mezunu, eğitimli geç nüfustan her üç kişiden biri işsizse,
--Dolaylı vergilerde dünyanın en yüksek oranları uygulanıyorsa,
--Lüks araç satışında sıra beklenirken, asgari ücretliler açlık sınırının altında maaş almak zorunda kalıyorsa,
--Bir yanda milyon avrolara daireler satılırken, öğretmen emekli ikramiyesi ile Anadolu'nun en ücra ilinde en ucuz evi bile alamıyorsa,
--Dünyanın en pahalı akaryakıtını vatandaş almak zorunda kalıyorsa,
O ülkede rüşvet-yolsuzluk yaşanıyor demektir. ülke sağlıklı bir ülke değildir. Bir yanda haksız kazançtan dolayı lüks tüketim, diğer yanda açlık ve yoksulluk yaşanıyordur.
Peygamberimiz (sav): ''Rüşveti alan, veren, vasıta olan cehennemdedir, onlara lanet olsun'' buyurmuştur. Peygamberimiz döneminde çok zengin, nüfuzlu birisinin kızı hırsızlık yapar. Bazıları ''Bu ünlü bir kabile reisinin kızıdır, bunu yargılamayalım, affedelim'' sözüne Peygamberimiz parmağını kaldırır ve hiddetlenerek ''Siz, bizden önceki kavimlerin helak olduğu gibi bizim de mi helak olmamızı istiyorsunuz Onlar da zengin, güçlü biri suç işledi mi affeder, fakir, gariban birisi suç işlerse cezalandırırlardı. Vallahi kızım Fatma da olsa yargılanacak, yolsuzluk, hırsızlık yaptıysa cezasını çekecektir, ADALETİ ÇİĞNEYEN DEVLET ADAMLARINI CEZALANDIRAMAYAN MİLLETLER ER GEÇ YOK OLURLAR '' diye o ünlü hadisini söylemiştir. Hadisten anlaşılacağı gibi İslamda yolsuzluğa asla müsahama yoktur. Devletin ve milletin varlığı ancak adaletle, ÜSTÜNLERİN HUKUKU DEĞİL HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ile sağlanır. Rüşvet-yolsuzluk konusunda Peygamberimizin adalet tarihine altın harflerle yazılacak çok çarpıcı bir hadisini de şu olay üzerine söylemiştir: Topladığı zekatları getiren zekat memuru :'' Falan köylerin size selamı var, bunlar da zekatları' 'der. Peygamberimiz, zekatların dışında duran alımlı koyunları göstererek ''Onlar nedir '' diye sorar. Zekat memuru ''Onları bana hediye ettiler'' deyince, PEYGAMBERİMİZ: ''BEN, SENİ ZEKAT MEMURU OLARAK ATAMASAYDIM, BABANIN EVİNDE OTURSAYDIN, BUNLAR SANA HEDİYE EDİLİR MİYDİ KAT BAKALIM ONLARI DA BEYT-ÜL- MALA'' BUYURUR.
Devlet memurlarının vazifelerini yaparken, vazife yaptığı kişilerden hediye almaları doğru değildir. Hazret-i Ömer, devlet başkanı iken, hanımı ile bir köye gider. Köylü kadınlar hanımına çeşitli hediye verirler. Eve geldikleri zaman, Hazret-i Ömer, hanımına, ''Bunları nereden aldın '' diye sorar. Hanımı da, ''Köylü kadınlar hediye etti'' der. Hazret-i Ömer, ''Ben halife olmasaydım, sana bu hediyeler verilmezdi. Ben halife değilken sana niçin hediye vermiyorlardı'' diyerek, verilen hediyeleri beyt-ül-mala verir. Rüşvet, haksız kazanç yollarından biridir. Bütün dinlerde günahtır. Devletlerin ceza kanunlarında, devlet idaresine karşı işlenen bir amme [kamu] suçu kabul edilmiştir. Rüşvetin yaygınlaşması kıyamet alametlerindendir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: ''Öyle bir zaman gelecek, rüşvet, hediye adı altında alınıp verilecek, ibret olsun diye, gözdağı vermek için suçsuz kimseler öldürülecektir.'' [İ.Gazali]
Selam olsun yolsuzluğa, rüşvete bulaşmadan helal kazanıp, helale harcayanlara.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.