
Şadiye ÖZTÜRK
SUCU DEDE
Sivas; mazisi derin ve bereketli, geleceğe yön veren olayları bağrında besleyen, mazi derinliklerindeki kökleri ile gür bir ağaç edasıyla meyve veren, boran ve fırtınalara karşı hep dik duran, sinesinde nice kahramanları uyutan şehir… Sultanların şehri. Bağrında taşıdığı bir kahramandan, örnek insandan, vefa örneğinden, iz bırakanlardan, bir değerli şahsiyetten bahsedeceğim.
Numune Hastanesi denilince; Sivaslının hemen hemen hepsi bilir burayı. Nasıl bilmesin ki; birçoğunun yakını burada sağlığına kavuşmuş, birçoğu burada hayata merhaba demiş ve yine birçoğu burada ayrılmıştır sevdiklerinden. İşte bu hastanenin maaşsız, menfaatsiz, vaktini hiç aksatmadan sürekli bir çalışanı vardı. Bu çalışan; ortalama yetmiş beş seksen yaşlarında, saçları bembeyaz, kamburu çıkmış, üzerinde yaşanmışlıkları ifade eden el yüz kırışıklıkları, gözlerinde mutluluk ve özlemi bir arada görebileceğiniz, nur yüzlü 'Sucu Dede' den bahsediyorum.
Bu nur yüzlü dedenin bir el arabası vardı. Hastanenin yanında bulunan tatlı su çeşmesinden, bidonlarını sabah erkenden doldurur, viziteye çıkan doktorlar gibi sabah erkenden su dağıtmaya başlar ve akşam karanlığına kadar sürerdi. Bu arabanın üzerinde 'ücretsiz su' yazar, erinmez hastanenin bütün odalarını gezer ve hastalara; 'Su içen var mı Bedava su, tatlı su' diye söylenirdi. Dile kolay 30 yıla yakın yapılan bir hizmet…. Bu olay bir gazetecinin dikkatini çeker, bu olayı araştırır ve sucu dededen olayın aslını öğrenir. Sucu dedenin hanımı hastanede yatmakta ve perişan bir vaziyette imiş, çok susar ve kendisinden su getirmesini ister. Hızla koşar adım su getirmeye gider, suyu getirdiğinde o çok sevdiği eşinin hayata gözlerini yumduğunu görür. Bu olay onu çok üzer ve hastanede hastalara su dağıtma serüveni böylelikle başlamış olur.
Derken günlerden bir gün artık sucu dede hastanede gözükmez olur. İnsanların özellikle çalışanlar ve yatan hastaların gözü onu aramaya başlar. Günler günleri kovalar ve haftalar sonra sucu dedenin artık su dağıtamayacağını öğrenirler. Çünkü bu güzel insan, insanlığa örnek bir çığır açarak bu dünyadan sonsuzluğa doğru kanat çırparak göç etmiştir.
Sucu dede; cananının, o çok sevdiği eşinin son su isteğini yerine getirememiş, ona suyunu o güzel elleri ile verememişti ama birçok hastanın, özellikle de kimsesizlerin su içme isteğini, yanan yüreklerinin ferahlamasını sağlamış ve onların duasını almıştı.
Sucu dede, bizlere bir miras bırakmıştı. Bu miras ki; insanlara karşılıksız vermek, onları mutlu etmek ve gönüllerinde taht kurabilmek. Daha da önemlisi; bu alkışlanacak davranış ile birileri tarafından kaleme alınmak ve örnek gösterilmek.
Ne mutlu; arkandan iyiliklerinin anlatılması, örnek gösterilmen, birilerine referans olman, vefalı insan dedirtmen, ismin anıldığında insanların gözlerinin içinin gülmesi, sevmeyeninin olmaması, hatırlarda kalman… Kısacası iz bırakman.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.