Hayvanlar, can yoldaşlarımız...
Kimi zaman yavru bir kedi, kimi zaman yaralı bir köpek hepsi aslında insanoğluna gönderilmiş birer emanet.
Duyarlı insanlarımızın elindeki tüm imkanlarla beslemeye ve yardım etmeye çalıştığı , duyar yoksunu kişilerin ise görmezden geldiği, canavarca hislerle yaklaştığı Allah'ın sessiz kulları.
Bu canlılara evimizde bakamayabiliriz ama onları o loş sokaklarda, can yakan soğuklarda dışarıda yapayalnız bırakmamız için bir gerekçemiz yok, olmamalı.
Onlarla karşılaştığımız her yerde o masum canları beslemek, onlara sevildiklerini hissettirmek hiç de zor değil. Gözlerine sevgiyle baktığınızda inanın o canlar bunu hissedecek ve mutlu olacak.
Şuna tüm kalbinizle inanın ki o bakış her şey demek. Her şey.
Bir taraftan da bu canları sevmek istemiyorsanız bile onlara zarar vermemelisiniz. Çünkü onlar sizin öfkenizi üzerinde atabileceğiniz, acımasızca katledebileceğiniz değersiz bir obje değil!
Şöyle düşünün: O küçücük yavru kedi sizin biricik, gözünüzden sakındığınız evladınız. Sinirlendiğiniz bir anda evladınıza vurabilir misiniz
Ya da acımasızca evladınızı öldürüp kenara atabilir misiniz
Bunları aklınızın ucundan dâhi geçiremezsiniz çünkü evladınız sizin her şeyiniz en kıymetliniz.
Öyleyse bu acımasızca davranışları o minicik canlara da yapmamalısınız.
Çünkü o savunmasız canlar yok sayılmayı, katledilmeyi hak etmiyorlar!
Allah'ın kalplerimize vermiş olduğu "Sevme" duygusunu küçücük canlardan esirgemeyelim. Sevelim, koruyalım, değer verelim.
Unutmayalım ki bu duyguyu çevremizden esirgersek bir gün yanı başımızda bize sevildiğimizi hissettirecek hiç kimseyi bulamayız.