Erken çocukluk dönemi, insan gelişiminin başlangıç noktasıdır.

Okul öncesi eğitim, çocuğun gelişim alanlarını destekleyerek yetişkinlik döneminde daha üretici ve verimli olmasına ve var olan potansiyelini daha fazla ortaya çıkarmasına ve aslında kendisini keşfetmesine olanak sağlar.

Sivas'ta Okul Öncesi Öğretmenliği yapan Seda Yapıcı'ya mesleğinin sırlarını sorduk. 

Mesleğin olmazsa olmaz adımları nelerdir ve meslektaşlara tavsiyeler nasıl olmalıdır

Mesleğin birinci adımına  kesinlikle ''Sevgi'' diyorum. Bu hayatımızın her alanında geçerli olmalıdır. Hiç bir güç ve para birimi bize sevmediğimiz bir şeyi yaptırmamalı. Bunlar kısa vadede mutlu eder gibi görünebilir ancak uzun vadede tatmin etmeyecektir.

Gençler meslek seçimini puanının yettiği yerlere göre değil,sevdiği işlere göre oluşturmalılar. Hala neyi sevdiğini bulamayan insanlar kendilerini daha fazla dinlemeli ve tanımalılar. Öğretmen olmak,o binaya girdiğin anda karşılaştığın her şeyi sevmekle mümkün. Çünkü orası bir bütün ve o çocuklar o bütünün bir parçası.  Hatta daha geriye gidecek olursak seni yatağından kaldıran, merakla uyandıran o sebebi sevmen gerekir. Aksi takdirde her sabahın,o akşamın hızlıca olmasını beklemekle geçecek..

Mesleğin ayrılamaz ikinci parçasına ''Yenilik'' diyorum.

Her öğretmen mutlaka her sene bir öncekinden farklı yol ve metodlarla ilerlemek zorundadır. Hızla değişen ve gelişen teknoloji bize her gün farklı ve yeni üretilmiş bilgiler sunarken,  bunlara kayıtsız kalmanın yersiz olacağını düşünüyorum.

Yerinde saymanın ve bir problemi hep aynı yoldan çözmenin bize üretkenlik katmadığını ve çocukları  da belirli bir kalıpta yetiştirdiğini düşünüyorum. Yenilikçi olmak zorundayız, her gün yeniden öğrenmek ve her gün bir başka benle yol almaya mecburuz. Değişen dünyada gelişen beynimiz olmak zorunda.

Meslekte üçüncü adım, korkusuz çocuklar yetiştirmek diyorum.

Bizim ülkemizde çocuklara sevgi aktarılırken bu korkuyla empoze edilerek aktarılıyor. Zamanla görüyoruz ki öğretmen sevgisi öğretmen korkusuyla iç içe büyümekte. Çocuklar korku duygusunun olduğu yerde öğrenme sağlayamazlar. Korku varsa sevgi yoktur.  Sevgi varsa korku yoktur. Seni seviyorum ama korkuyorum en çaresiz cümledir. Burada iki duyguda sağlıklı yaşanmaz. Fakat bir çok yetişkin eski kuşak aktarımlarından yola çıkarak biraz korkunun çocukta muhakkak olması gerektiğini savunuyor. Korku evet oldukça sağlıklı da bir duyguyken ve bizi tetikte tutarken işler sevgiye yöneltildiğinde korkuyu asla tercih etmiyorum. Benden korkmamayı öğrensinler diye bazen onları kural ihlaline ve yasak eylemlere yönlendirip tepkilerimi açıkça göstermeyi seçiyorum. Çünkü bir çocuk kurallara uymadığında neler olacağını hep merak eder. Yani öğretmeni çocuk test eder :)

Meslekte dördüncü adımım ''Adalet''

Adaleti sağlamak zor ama bunu mutlaka sağlamalıyım diye hareket ettikçe kaygınız artar ve stres seviyeniz yükselir. Herkese aynı vermeniz gereken bir eşyayı,yiyeceği vb kimseye vermeyerek bu kaygıdan kurtulma yoluna girebilirsiniz. Kaygı ve stres yaşayacağıma hiç böyle bir şey yapmıyorum diyerek en sonunda pes edebilirsiniz. Bunları yapmak yerine çocuklar gelin bu yiyeceği hep birlikte sayalım yetmezse ikiye bölelim, yarın aynısından birdaha mı alsak bugün dağıtmasak mı gibi çocuklarla işbirliği içinde doğal cümlelere yön veriyorum. Onlar gayet uyumlu oluyorlar çünkü bu sürecin dışında değiller, içerisinde bir parçalar.

Sevgi konusunda adaletli olmak ise benim için en kolayı. Biliyorum ki bize yıllarca öğretilen eşit sevmek hep yanlıştı. Çünkü biliyorum ki eşit değil özel sevilmeliyiz.

Bir çocuğun ihtiyacı olan herkes tarafından eşit sevilmek değil,özel olarak ve birbirinden farklı sevilmek.

Meslekte beşinci adımım ''Müfredatı değil öğrenciyi yetiştirmek''

Evet biliyoruz ki bütün öğretmenlere kazanım ve göstergelerden oluşan planlar geliyor ya da bu planların öğretmen tarafından oluşturulması isteniyor. Sonra genel hatlarıyla oluşturulmuş bu planlar her öğrenciye eşit derecede uygulanıyor. Bu sistemi kesinlikle uygulamıyorum. Benim için her çocuk özeldir ve bu kelimede kalamaz. Uygulamada da bu böyledir ve her çocuğun gelişimleri aynı değildir bunu aynı tutamam. Donanımlı bir öğretmen bunu bilir ve her bir öğrencisini tanıdıktan sonra onların gelişimlerine göre planlar oluşturur. Her çocuğu bulunduğu yere ve duruma göre değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.

Mesleğin ayrılmaz parçası Öğretmen Kimliği

Öğretmenlik kimliğimizin en az vatandaşlık kimliğimiz kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Çocuklar yetişkinlerin her hallerini hafızalarına kaydederler ve sadece bunu kullanacakları yeri ve zamanı beklerler. Bu yüzden oturma şeklimiz,konuşma üslubumuz neye gülüp neye üzüldüğümüz,çalan telefona nasıl cevap verdiğimiz,yanımızdaki personelle nasıl konuştuğumuz gibi gözlerinin görebildiği ve kulaklarının duyabildiği her anı kısacası karakterimizin her bir alanını ayrıntıyla kopyalarlar. Siz burada bunlara dikkat ederek rol yapıyorsanız çocuklar rol yapmadığınız anları da fark edecek kadar ustalar. Bu yüzden böyle olmaya çalışarak değil özümüzde bunu bulmaya ve aramaya dikkat edelim.

Meslekte asla ayrıştıramadığım adımım ''Akademik başarıyla birlikte hayat becerisi''

Evet akademik başarı bizim sistemimizde mevcut ve olması gerekiyor ama daha genel hatlarıyla bakacak olursak bu sisteme dahil olabilmek için hayatı ucundan ve ortasından yakalamamız gerekiyor. Hayatı kenarından izleyen çocuklar değil içinde savaşan çocuklar yetiştiriyorum.

Mesleği tanımlamak belki maddelerle açıklamak sadece sayfalarımızı değil uzun zamanlarımızı alabilir. Ama meslekte başarımın sırrını borçlu olduğum üç şey var. Öğretmen ve adaylarına bunları tavsiye ediyorum.

Birincisi, Önce içimdeki çocuğu sevmek

İkincisi,  dışarda gördüğüm çocuğun benim yansımam olduğunu hep bilmek

Üçüncüsü, akademik başarı değil hayat becerisi yüksek çocuklar yetiştirmek.

Ancak yıkıcı yanlarıyla yüzleşebilen insanlar onarıcı olabilir. İyi bir çocuk eğitimcisi olmadan önce insanın aynanın karşısına geçip yıkıcı yanlarıyla yüzleşmesi ve onarmaya içindeki çocukla başlaması gerekiyor.

İçimizde büyütemediğimiz her çocuk dışarıya öfkeler halinde patlar.

Tüm ülkem ve insanlık adına çocukların profesyonel eğitimcilerle koşulsuz sevgiyle ve cezasız bir eğitimle hayatın içinde büyümelerini ümit ediyorum.

Sevgilerimle..