Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

AİLE VE BOŞANMA

Ülkemizin yüzlerce meselesinin başını, bana göre, Aile kavramının çöküşü ve yıpranması oluşturmalıdır. Korunması gereken en önemli kurumdur. Devletin para politikaları, eğitim politikaları kadar önemlidir. Bu kurumun yıpranmasının sonucunda ortaya çıkacak negatif durumlar senelerce devam edecek sorunlar yumağının oluşturmaktadır. Günübirlik politikalar gibi olaya bakılmamalıdır. Orta ve uzun vadede bu kurumun korunması için Devlet eli ile, alınması gereken tüm tedbirler zaman geçirilmeden alınmalıdır. Anne, Baba ve çocukların bir arada mutlu ve sorunsuz bir şekilde hayatlarını devam ettirdikleri çekirdek Aile yapısı bu hali ile; bir Devletin en önemli ve güçlü yapılanmasının belirtisidir. Böyle güçlü bir yapılanmanın olmasını kim istemez…
Gençlerimizin, toplum içerisinde veya dışında; toplumun genel ahlak anlayışına uymayacak şekilde davranmaları, görünüşte bir özgürlüğü kullanmak, gibi algılanabilir. Ancak, bir şeyi hatırlatmakta fayda vardır. Ceza yasasında bile; 18 yaş altı uygulamaları farklıdır. O nedenle daha o yaşta, yeteri kadar birbirlerini karşı cins olarak tanımak adına, bilgileri bile tartışılırken, onların özgür bir şekilde kontrolsüz hareketleri, herkesin gözü önünde yapması ne kadar doğrudur Bunun böyle devam etmesinin, sağlıklı Aile oluşması açısından; kar ve zararları nelerdir tartışılmalıdır. Geniş alanlarda tartışılarak, bir sonuç ortaya çıkması gerekir. Hadi 18 yaş sonrası özgürüm, diyen insanlara, yapacakları o tür davranışlardan dolayı, görünen o ki; ne resmen, ne de ahlaki yaptırım olarak, yapacak bir şey yoktur. 18 Yaş altı çocukların, her türlü tehlikelerden korunması, Anayasa hakkı değil midir Hem o kontrolsüz hareketleri yapanlar açısından, hem de onların bu yaptıklarını takip eden gençler açısından sıkıntılı bir durumdur. O nedenle ahlaki eğitimin alt yapısını oluşturan; tüm değer yargılarımıza sahip çıkmalıyız.
Devletin yaptığı araştırmalar göstermektedir ki; son yıllarda yapılan evlenmelerin bazıları çok yakın seneler içerisinde boşanma ile sonuçlanmaktadır. Boşanma oranı gün geçtikçe de çoğalmaktadır. Boşanmalar, neticesinde dağılan yuvalar arkasında hele, hele çocuklu aileler ise bir sorunlar yumağının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Devletin yetkili kurumları boşanma oranlarının bu kadar yükselmesini araştırmalıdır. Çıkan sonuçlara göre, alınacak tedbirler ortaya konmalıdır. Aile saadetinin ve iç dayanışmasının daha kuvvetli hale gelmesi için, yapılması gereken: Devlet eli olanların, hemen yapılması için çabalar sarf edilmelidir. Devletin Dini ve sosyolojik açıdan Aile yapılanmasını güçlendirecek planlar geliştirmesi gerekmektedir. Doğal olarak Bir Aile için geçerli olan geçim standartları belirlenerek, O ailenin kimselere muhtaç olmadan hayatlarını devam ettirecekleri ortamın hazırlanması şarttır. Bugün için, bize çok pahalı yatırımlar gibi görünen bu durumların gerçekleşen boşanmalar neticesinde hem iki tarafa, hem de Devlete ne kadar pahalıya mal olduğunu söylememe gerek yoktur. Bir de bu işin boşanma sonrası bile devam eden tatsızlıkları ve olumsuzlukları vardır ki; onların zaten maddiyat ile ölçülmesi çok daha zordur. Anne ve Baba arasında kalan çocuk veya çocukların durumu da işin ayrı bir yanıdır. Onların tekrardan sağlıklı birer birey olarak topluma kazandırılması veya en azından, Anne ve Babasının boşanmasından meydana gelen ortamdaki olumsuzlukları, travmaları atlatması da gayet zor olsa gerektir.
Burada önemli olan Aile bütünlüğünün boşanma safhasına gelmeden daha huzurlu, daha birbirleri ile barışık, mutlu ve sorumluluğunu bilen bir durumda hayatlarını devam ettirmeleridir. Böyle sorunsuz bir Aile yapılanmasını korumak için; Devlet kendi tarafına düşen hem Maddi, hem Manevi tedbirleri almak zorundadır. Evlilik öncesi ilişkilerin kontrol edilememesi, evlenme gerçekleşmediği için; insanların karşı tarafa açık vermemek adına; gereken özeni göstererek, bazı gerçeklerini ve eksikliklerini saklama isteği de ilerideki zamanlardaki olumsuzlukları körüklemektedir. Bu manada gerçeklik adına; birbirlerini bu sahtekar davranışlar yüzünden, yeteri kadar tanımadan evlenmeleri, yahut aşırı derecede birbirlerine güvenerek, evliliği gerçekleştirmeleridir. Evlenme işlemi gerçekleştikten sonra; gerçek kişiliğine bürünen insanların hal ve hareketlerinin değiştiğinin ifade edilmesi de; en büyük ayrılık sebebi olarak görülmektedir. Kısacası insanlar evilik önce ilişkilerinde birbirlerini kandırmaktadırlar. Sahte ve yalana dayalı bir ortam oluşmaktadır. Aynen sanal alem gibi.
Gelecek nesillerin, Ailelerini oluşturacak yeni evlenecek gençlerin yetişmesin de ise; şu andaki Anne ve Babalara önemli görevler düşmektedir. Öncelikli hedef Aile kavramının kutsallığıdır. Onun neden korunması ve devam ettirilmesi gerektiğinin beyinlere, çeşitli bilgilerle yerleştirilmesidir. Bu alanda gençlerin alacağı Dini eğitimin, İnsanları tanıma adına yapılacak ve yaşanacak tecrübelerin çok önemi vardır. İnsan davranışını en güçlü hale getirecek değer yargıları ile beslenmiş bir yapılanma aynı anlamda önemlidir. İşte bu bilgi ve tecrübelerle, öncelikle şu anda yaşadığı Anne ve Babasının ve kardeşlerinin birlikte paylaştığı, Ailenin güçlü ve dayanışma içerisinde olan, bir Aile yapısı olması gerekmektedir. Orada yaşanan mutluluklar, her şeyi paylaşma, hayatın acı ve tatlı yanlarında birbirine dayanışma, keder ve kaderde ortak tavır alma v.b. gibi davranış biçimlerinin, en güzel öğrenildiği yerler öncelikle yaşadıkları ve büyüdükleri kendi Aileleridir. Şunu da unutmamak gerekir. Aile tamamen bir hayattır, gerçektir. Sorumlulukları olan, hayalcilikten uzak karşılıklı olarak birbirine güvenme ve birbirini taşıma özelliği bulunmalıdır. Her şey ortaktır. Bu sorumluluğu anlayan gençler daha başarılı olmaktadır. Aileyi meydana getiren eşler; bir elmanın yarısı gibidir. Ancak, ikisi birbirini tamamlar.
Tam tersine bunlardan uzak, vurdumduymaz, kendi başına buyruk, sorumluluk taşımayan, evlenmeyi, oyun ve eğlence zanneden gençler aldanmaktadırlar. Aile, hiçbir zaman; çoğu zamanı, birbirlerini kandırmaya yönelik veya bir takım eksikliklerin, noksanlıkların saklanarak gizlendiği arkadaşlık ve flört dönemlerine benzemez. Tamamı ile gerçektir. İşte asıl problem orada çıkmaktadır. Ondan sonra karşılıklı suçlamalar olayı boşanmaya kadar getirmektedir.
Acil şekilde bir Aile araştırma kurumları oluşturulmalıdır. Gelecek nesillerimizin sorunlarla boğuşan, kendi içerisinde mutlu olamayan nesiller olmaktan kurtarmalıyız. Daha vahim sonuçlar ortaya çıkmadan tedbir almamız gerekmektedir. Kadını korumaya yönelik, yasaların yanında acil olarak Aileyi koruyan, devamlılığını sağlayan yasaların da çıkarılması gerekmektedir… Geçen zaman geç olabilir…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi