Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

ALLAH´ IN DİLSİZ KULLARI

Bu hafta gündemimde o kadar çok yazacak konu vardı ki, hangisini yazacağım konusunda bir seçim yapamadım. Sarıkamış Şehitlerimiz (Rahmet, minnet ve daima saygıyla) Yılbaşı ve adam olmayan Noel Baba, Efendimizin dünyaya teşrifleri, Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya 'nın ve Türk şiirinin köşe taşlarından Cemal Süreya' nın vefatlarının yıldönümü, gelen soğuklar vs.
Fakat epeydir içimi sızlatan, yüreğimi yakan, geçenlerde de ulusal ve yerel basında bütün ülkeyi şok eden bir haber, beni yazmaya zorlayan bir konu oldu.
Dost gerçekleri, düşman işine geleni, deli ağzına geleni, aşık içinden geçeni söylermiş, Özdemir Asaf böyle demişti. Burada dost gerçekleri söyleyecektir.
Son zamanlarda medyada şiddet, işkence, zulüm ilgili haberlerin videoların sık sık paylaşıldığının, bunların çığ gibi büyüdüğünün, videoların tıklanma ve paylaşma rekorları kırdığının eminim hepiniz farkındasınız. Kadına, insana , hayvana çocuğa , yaşlıya şiddet.. .Ardı arkası kesilmiyor bir türlü bu haberlerin ve görüntülerin.
Bu gidişle de biteceği yok gibi. Bizi derinden sarsan o korkunç haberleri, görüntüleri okuyoruz, izliyoruz, kahroluyoruz, mahvoluyoruz, uykularımız kaçıyor. İnsan olduğumuza utanıyoruz. İnsana yönelik ezberimiz bozuluyor. İnsan olan bunu yapar mı demekten kendimizi alamıyoruz. Elimizden bazen bir şey gelmiyor bazen de geliyor.
Şiddetin her türlüsü kime yapılırsa yapılsın tabiki asla kabul ve tasvip edilemez.
Bu şiddetin en aciz ve savunmasız olana, yani hayvanlara uygulanması resmen vahşet sınırlarını zorluyor. Hiçbir hayvanın, insanoğluna asla bunu yapmaz dediğimiz o kan donduran görüntülere yüreğimiz, vicdanımız artık dayanmıyor.
Aynı yeryüzünde, aynı havayı soluyan canlılar olarak aynı evrende birlikte yaşıyoruz. Bu yerkürede birer puzzlen parçaları gibiyiz. Bu dünya bir tek bize ait değil. Nedense her canlının yaşam hakkına sahip olduğunu, onların da birer canlı olduklarını, canlarının yandığını, bizlere emanet olduğunu bir türlü bazıları kabul edemiyor .
Olayın bir diğer yönü ise insan karşısında çoğu zaman aciz olan bu zavallı hayvanlarla ilgili insanlık dışı işkence görüntüleri sosyal medyada, haberlerde paylaşıldığında çoluk çocuk, genç herkes izliyor. Belli bir zaman sonra algımız artık normalleşiyor. Sıradanlaşıyor.
……..
Kuşlara ev yapan Osmanlı merhametinden; çarpıp kaçtığı köpeği can çekişir bir halde orada bırakan, hayvanı arabasının arkasına bağlayarak kilometrelerce kan revan içinde sürükleyen, döve döve öldüren, sirk ve benzeri yerlerde hayvanları eğitme adı altında para için yapılan, daha bunun gibi nice işkence merhametsizliğine…
Yüce Rabbimizin kelamında buyurduğu gibi: ''Fe eyne tezhebün'' (Tekvir süresi / 26 ) Bu gidiş nereye
Sadist, hasta ve cani ruhlu bu insanlara karşı yasadaki cezalara baktığınızda hem caydırıcı değiller hem de çok komikler. Bugün hayvanlara yapılan eziyetlere verilebilecek en büyük ceza sadece para cezası. Peki sizce bu yeterli mi Ne yapılması gerekiyor Yasamız mı yeterli değil Yoksa yasayı uygulayacak kişiler yeterince özenli davranmıyor mu
Şimdi gelelim yazımızın başında değindiğimiz habere… 27 Kasım'da ''Nilayım'' adlı bir köpeğe tecavüz edilmesiyle ilgili ilk duruşma İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan 63. Asliye Ceza Mahkemesinde görülmüştü. Duruşmada Hakimin 'İtin sahibi kim ' diye sorması üzerine bu sözleri tepki çekmişti. İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu avukatları ve müşteki avukatı Yasemin Babayiğit 'Biz köpek diyoruz' derken, bazı izleyiciler de 'Köpek o diye' hakime tepki göstermişti. Hakim bu tepkiye karşılık vermezken, duruşma kaldığı yerden devam etmiş, ancak hayvan severler duruma sosyal medyadan da tepki göstermişti.
Ve nihayet 2014 'ün son günlerinde dava şok kararla sonuçlanmıştı. Kağıthane'de sahipli köpeğe cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla 'hayasızca hareket etmek' ve sahipli bir köpeğe zarar vererek değerini düşürmek' suçlarından 4 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan sanığın beraatine karar verilmiş, 454 TL idari para cezasına çarptırılmıştı.
Peki yasalar sahip çıkmazsa bu hayvanları insanların elinden kim koruyacak Sahipli ya da sahipsiz hayvanlara işkence neden suç kabul edilmez de kabahat kabul edilir ki Ki suç kelimesi bile yapılanın yanında basit kalır. Bu bir hak ihlalidir. Yetkililerin daha duyarlı olması gerekir. Yasalar daha ağırlaştırılarak ya da değiştirilerek hayvanları istismar eden, döverek ve işkence ederek öldüren, tehlikeli ırk üretenlere ağır hapis cezası gelmeli. Hatta hayvanların kötü koşullarda olduğu pet shoplar bile kapatılmalı. Hayvanlara eziyet edenler gelişmiş ülkelerde olduğu gibi mahkemelerde yargılanabilmeli ve suçları sabıkalarına işlenebilmeli. Çünkü bunun bir adım ilerisi insan öldürmeye kadar gidebilir.
Geçtiğimiz hafta alemlere rahmet Efendimizin doğumunu kutladık. Elinden ve dilinden hiçbir canlının incinmediği, en güzel ahlak sahibi bir peygamberin ümmetiyiz. Onu ve sahabeyi anlatmayı çok seviyoruz. Ya anlamayı Ya hayata geçirmeyi
Merhamet dinin yarısı değil midir İnsafı olmayanın dini olur mu Kalbinden merhameti kaldırılandan ne beklenebilir ki
Eğer bu dünyada bir yerimiz varsa, her şey insanca olmalıdır. Allah korkusunun ve merhametin vicdanları beklediği bir toplum hasreti ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi