Köylere düşüyor yolum zaman zaman. Hayatın topraktan kopmadan yaşandığı küçük yerleşim yerlerinin kendilerine özgü yapısı çok hoşuma gidiyor. Doğal yiyecekler bulmak ümidiyle 'Yumurta var mı ' diye soruyorum. Bundan epeyi bir yıl önce, 'Kuş gribi' tehlikesiyle tavukçuluğun önemli bir yara aldığını söylüyorlar. Kuş gribi salgınında kuşlar yakalanamadığı için yok edilemedi. İyi ki yok edilemedi ama sonuçta bütün suç tavuklara yüklenip neredeyse soykırıma tabi tutuldular. Poşetler içinde gömüldüler kara toprağa. Ağızsız dilsiz hayvanlar az zulüm görmedi yani. Şimdi de biz bu suçun günahını çekiyoruz. Sarısı sarı, beyazı beyaz, kabuğu dayanıklı hakiki yumurtalardan mahrum kaldık. Köylerin nüfusu bir apartmana sığacak kadar azaldı.
Ve biz Bir karış duvarlarla oluşturduğumuz uçurumların yaşandığı apartmanlarda bitkisel hayatlara mahkum olduk. Mutluluk, gribe yakalanmayan kuşların kanatlarında uçup gitti.
APARTMAN HAYATI
İnsanlar uzak, lakin kapıları yanyana,
Konulmuş bir mahkûmuz parmaklıksız zindana,
içler acısı olmuş, komşuluktaki durum,
Bir karış duvarlarla oluşan bir uçurum.
Nerde yardım,muhabbet, ne sevgi, ne de saygı,
Nerde ortak mutluluk, nerde ortak dert, kaygı ...
Bir odada ölü var, diğerindeyse düğün,
Bir apartmana sığmış insanı iki köyün.
Veren olmaz sanırım olsan da küle muhtaç,
Bir komşu beş övün yer, yandaki beş gündür aç.
insanlar küme küme, üstüste bundan gayrı,
Bedenler ne çok yakın, ruhlar ne kadar ayrı ...
Nerde ulvi gizlilik, aile sırrı nerde,
Tavanlar ses geçirir, duvarlar şeffaf perde.
Alt katta sessiz dua, üstte disko-pop müzik.
Madde göklere çıkmış,mana yerlerde ezik.
BİTKİSEL HAYATIMIZ,SUDAN
TOPRAKTAN MAHRUM;
APARTMANDA YAŞARIZ, ADIMIZ;
'SUÇSUZ MAHKUM.'
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.