
Şadiye ÖZTÜRK
"Güzel Ahlâk" tamamlandı
Öyle günler ve geceler vardır ki; yapılan kutlamalar/merasimler ve tesirleri ile kazandırdıkları, bütün bir sene boyunca hayat tarzımıza müdahil olsun isteriz. Fakat nedense daha az önemli meşguliyetlerimizden dolayı, kutlama gününden sonraki günlerde, bu istek, şevk ve heyecanımız giderek azalır.
Peygamberimizin doğum yıldönümü olan 02 Ocak 2015 (Hicri 1436 Rebi'ülevvel ayının 11.gününü 12.gününe bağlayan gece) günü Mevlid Kandilini kutladık, idrak ettik. Yatsı namazını güzel şehrimiz Sivas'ın Paşa Camii'nde eda etmeye çalıştım. Bu büyük Camii'miz hınca hınç dolu idi; secde ederken başlarımız birbirimizin topuğuna değiyordu. Bilmeyenin sıkıntılı bir durum gibi algılayabileceği bu halimiz, bizim için coşku, mutluluk ve güven verici idi.
Bilindiği gibi, Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (Aleyhisselatü Vesselam) sadece belli bir coğrafyaya veya tek bir millete değil, bütün insanlara Peygamber olarak gönderilmiş; bütün Peygamberlerin sonuncusu ve en üstünüdür. 571 senesi Nisan ayının 20'sine rastlayan Pazartesi gecesi sabaha karşı Mekke-i Mükerreme'de doğmuştur.
Bu kutlu doğum, sıradan bir hadise değildir.
Kisra saraylarının hırpalandığı, tapınılan ateş ve putların gayri ilahîliğini ve etkisizliğini ispat eden hadiselerin, bu ve bunun gibi daha birçok mucizevî olayların meydana geldiği bir anda, gerçekleşmiş bir doğumdur.
Bu doğum, insanlık tarihinin en buhranlı döneminde; cahilliğin, zulmün, adaletsizliğin, ırk ve cinsiyet ayrımının, ahlaksızlığın hüküm sürdüğü, kız çocuklarının katledildiği, güçsüzlerin köle olarak alınıp satıldığı ve kullanıldığı ve buna benzer bir çok insanlık adına utanç verici olayların cereyan ettiği bir zamanda olmuş bir doğumdur.
Kendi zamanındaki, sonraki, şimdiki ve bundan sonraki bütün zamanların insanlarının imdadına, yardımına, rehberliğine yetişmiş bir Peygamberin Dünya'ya teşriflerinin yaşandığı bir hadisedir.
Bu gece 'Ey Habibim, sen olmasaydın Kainatı yaratmazdım.' Anlamındaki müjdeye kavuşulan bir gecedir.
Bu hadise, 'Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.' diyen bir Peygamberin; 'Sizin imanca en güzeliniz, ahlakça en güzel olanınızdır.' ve 'Allah Teala'ya, kullarının en sevgilisi, ahlakça en güzel olanıdır.' müjdesini bütün insanlara veren Nebi'nin doğuşu hadisesidir.
Ben şahsen inanıyorum ki, O'nun bu müjdeleri ve tamamlayarak gönderilme vazifesini yerine getirdiği 'Güzel Ahlak', tatbik edildiğinde, günümüz dünyasının bütün insanlarının her türlü sıkıntılarını yok edebilecek güce, fazlasıyla sahiptir.
Günümüz dünyasına baktığımızda maalesef; hiçbir canlı cinsi kendi cinsine reva görmediği halde, insanların çocuk, kadın, yaşlı demeden birbirlerini öldürdüğünü; savaşların, iç savaşların, şiddet, tecavüz, hırsızlık, kul hakkı yeme ve adaletsizliğin, fitne ve dedikodunun artarak devam ettiğini; fuhuş, uyuşturucu, alkol gibi zararlı alışkanlıkların yaygınlaştığını ve yaygınlaştırıldığını; televizyon, internet, cep telefonu gibi vasıtalarla çocuklarımızın bu zararlılara ve zararlara bulaştırıldığını müşahede etmekteyiz.
Bütün bu menfiliklerin/olumsuzlukların sadece bizim ülkemizde değil, hemen hemen bütün ülkelerde yaşandığını ve dünya gündeminin ilk sıralarında yer aldığını; özellikle çocuklarımızın, gençlerimizin hayatlarını kararttığını, bütün bir istikballerini zarara uğrattığını, fizikî ve psikolojik sağlıklarını bozduğunu, yuvaların yıkıldığını; bu sebeplerle, kanun ve mevzuatlarla, cezalandırma ve polisiye tedbirlerle bu dert ve sıkıntılardan kurtulmaya çalışıldığını ve bunlarla tam manasıyla olmasa da, başarılı da olunduğunu, ancak bu başarının yeterli olmadığını bilmekteyiz.
Sadece bu kanun ve mevzuatlara, alınan bu tedbirlere bakıldığında ve irdelendiğinde bile, bunların insanları, Peygamberimiz Hazret-i Muhammed'in (Aleyhisselatü Vesselam) tamamladığı, ama maalesef bizim istifade etmeyi bilemediğimiz, ya da ihmal ettiğimiz, Güzel Ahlak'a yaklaştırdığını, yakınlaştırdığını hemen anlarız.
İşte bu nedenlerle, bu Mukaddes Doğum'un yıl dönümünü, sadece bir veya iki gün kutlamanın, merasimler tertiplemenin yeterli olmadığını artık anlamalıyız. 'Güzel Ahlak' eğitiminin; bütün bir yıl boyunca, planlı ve programlı bir şekilde, valilikler, kaymakamlıklar, ilgili teşekküller, müdürlükler, müftülükler kanalıyla; profesörleri, hocaları, vaizleri tarafından, gün aşırı, haftalık ve aylık periyodlarla, çocuklarımıza, babalara, annelere, öğretmenlere verilmesini temin etmeliyiz.
Özellikle biz yetişkinler ve hepimiz, aldığımız bu eğitimi, hem bir hayat tarzı olarak tatbik etmeli ve hem de aynı zamanda lisan-ı halimizle ait olduğumuz beşeri çevreye sunmalıyız.
En kolay anlatımıyla, kendimize şöyle bir soru soralım ve uzun uzun düşünelim;
'Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (Aleyhisselatü Vesselam), 24 saatliğine evimize, iş yerimize, vesaire, misafir olsa; anamıza, babamıza, eşimize, çocuklarımıza, kardeşlerimize, akraba, komşu, dost ve yakınlarımıza, diğer insanlara karşı; caddede, sokakta, trafikte ve kapalı mekanlarda; söz, tavır ve davranışlarımızda hangi değişiklikleri yaparız '
Bu düşünmeden sonra, hepimizin şöyle diyeceğimizi tahmin edebiliyorum;
'Zaten böyle yaşamamız gerekmiyor mu '
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.