
Şadiye ÖZTÜRK
MÜLTECİ AKIMI DEVAM EDECEĞE BENZİYOR
Gün geçmiyor ki; haber kanallarından başka bir memlekete; kendi memleketinden kaçmak isteyen insanların, kaçma girişimleri sırasında, geçirdikleri çeşitli kazalarla hayatlarını kaybettiler, haberini duymayalım. Bu insanlar, Vatanlarını keyfinden, iş olsun diye terk etmiyorlar. Çoğunlukla memleketlerinde; kargaşa, kaos ortamı vardır. Kimi zaman can emniyeti yok denecek seviyeye gelmiştir. Halen savaş devam etmektedir. Yoksa kolay, kolay bir insan kendi toprağını, yakınlarını terk etmek istemez. Zaten basit bir iş de değildir. Her yıl kaybedilen çoluk, çocuk on binlerce insan bunun delilidir. Bunun yanında siyasi mülteci olarak sığınma hakkı isteyen insanlardan zaten bahsetmiyorum.
Son günlerde Kuzey Irak'ta yaşanan durum; yürekler acısıdır. Kerkük'teki Türkmenlerden, Yezidilere kadar, orada yaşayan halkın çoğunluğu tehdit altındadır. Can güvenlikleri kalmamıştır. Üstelik Uluslararası tüm örgütler sadece olayları seyretmekle, yetinmektedirler. Bir, iki kınama ve cılız ses çıkartarak, olaya ilgisiz kalmadıklarını ispat etmeye çalışıyorlar.
Üzülerek ifade edelim; bu insanların çoğu da Müslüman ülkelerden kaçma girişimi içerisinde bulunmaktadırlar. Çünkü, Dünya üzerindeki hakim güçler, onlar üzerinde oyun, oynamaktadırlar. Petrol zengini olan ülkelerin rahat ve huzur içerisinde olması birilerinin işine gelmemektedir. Kaçma girişimleri sonrası başarılı olan insanların gittikleri ülkede birey olarak, serbestliğini, özgürlüğünü kazanma şansları da kolay değildir. Bir müddet göç ettikleri ülke onları köle gibi kullanmaktadır. Zor işlerde, az para vererek, hiçbir sosyal yardım desteği veya primi yatırılmadan bu insanlar, köleliklerine devam ederler. O arada bu şartlara katlanabilen, yahut dayanabilen insanlar hayatta kalır, diğerleri ölür, gider. Sömürgeci devletlerin istediği de budur. Çünkü hayatta kalan kimilerinin oradaki yaşam şartını geride kalanlara mesaj olarak iletmesi gerekmektedir. Geride kalanlar için, kendi memleketlerinden kaçarak, oralara sığınma işlemi, umut şeklinde önlerine konulmuş bir fırsat olarak her zaman canlılığını korumalıdır. Bu sayede dolaylı kölelik devam etsin isterler. Hatta, bu alanda bazı teşviklerde bile; bulunabilirler.
Ancak, yazımızın başında da belirttiğimiz gibi; bu insanlar insan kaçakçılarının elinde, yahut kaçma eylemlerinin herhangi bir yerinde hayatlarından olmaktadır. Bu tür insanların maruz kaldığı her türlü kötülüğe bulaşma, ihtimali de işin fazladan ortaya çıkan ayrı bir dertler yumağıdır. Bunun içerisinde uyuşturucu kaçakçılığından, köle işçilikten, kobay olarak kullanılmaktan, organ mafyasının eline düşmekten v.s. beter durumlar olduğunu da unutmamak gerekir. Dünya devletleri kendilerine resmi olarak mültecilik başvurusunda bulunanların müracaatlarını hemen sonuçlandırmazlar. Süründürebildikleri kadar, süründürürler.
Dünya üzerindeki hakim güçlerin bir günah dosyası olarak; kaçak insanlar sorunu önümüzde durmaktadır. Oldukça acındırıcı, korkutucu, yıpratıcı olan bu durum, gittikçe daha da büyük sorun olmaktadır. Çünkü onların her alanda işine gelmektedir. Zaman, zaman göstermelik girişimlerle; Dünya kamuoyuna bu işlerin bitmesi için çaba gösterdiklerine dair çalışmalar yapmaktadırlar, yapıyor gözükmektedirler. Eğer bu konuda samimi olsalar, her gün sofralarında yaptıkları israflarla milyonlarca insanı bu durumlardan kurtarabilirler. Onların tüm kaynaklarını acımasızca, kullanan sömürü devletleri o insanlara, bir dilim ekmeği, içecek bir yudum suyu çok görmektedirler. İşte gerçek hırsızlık budur.
O nedenle , açlıktan, susuzluktan veya can emniyetinden dolayı topraklarını terk ederek, her şeylerini gerilerde bırakan bu insanların ALLAH yardımcıları olsun. Zor bir hayatın, kendilerini nasıl bir hayatın beklediğini bilmedikleri bir hayatın, kapısını aralamak istiyorlar. Dünya üzerindeki sömürü işlemleri devam ettiği müddetçe; bu kaçak mülteci sorunu , insanların hayatları uğruna başladıkları yolculuklar, durmadan devam edecektir. Umut her zaman vardır… sloganı onların hayallerini süsleyen bir sihirli sözcük gurubu olarak, önlerinde durmaktadır…
Memleketimiz, hayli uzun bir sınıra sahip olduğu için; mülteci akınına en fazla uğrayan ülkedir. Bu da aynı zamanda sorunlar yumağı demektir. Bence onları, beslemek, misafir etmek yerine; iş güçlerinden istifade edilme yolları denenebilir. Kalifiye olsun, insan gücüne dayalı işlerde onlardan yararlanmak gerekir, diye düşünüyorum. Çünkü, hem onlar için, bir meşgale olur. Hem de dolaylı olarak Devletin üzerinden yük kalkar. Doğal olarak bunun alt yapısını hazırlayacak olan, gerekli yasa ve düzenlemeleri yapacak olan güç; Devleti yönetenlerdir. Bizimkisi; sadece bir öneridir. Allah kimseyi gücünün yetmiyeceği şeyle imtihan etmesin….
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.