
Şadiye ÖZTÜRK
SADAKA TAŞI- GIDA BANKASI- SEN DE GÜLÜMSE
Dikkatinizi, Kale Caminin girişinin sağ ve solunda bulunan iki taşa çekmek istiyorum. Minare gövdesinde bulunan oyulmuş şekildeki yerin adı 'Yitik Taşı' dır ve eskiden kaybolan eşyalar buraya konulurmuş. Camii girişinin solunda köşede bulunan taşın adı ise 'Sadaka Taşı' dır. Bu taşın içi oyuk olup iki tarafında el girecek kadar delikler vardır. Osmanlılar döneminde bu Sadaka Taşı'ndan belli yerlere konulur, yanından geçen zenginler, kimseye fark ettirmeden içine para koyar, ihtiyacı olan fakirler de o günkü ihtiyacı kadar parayı bunun içinden alırlarmış. Taşın içi görünmediği için kimin para koyduğu, kimin para aldığı belli olmazmış. O zamanın sosyal dayanışması bu şekilde olurmuş.
Yüce Allah, insanların özelliklerini zıtlarıyla birlikte yaratmıştır. Kuvvetlerini zayıflıkla, kudretlerini acziyetle, gençliklerini yaşlılıkla, onurlarını zilletle, sağlıklarını hastalıkla, sevinçlerini üzüntüyle, zenginliklerini de fakirlikle birleştirmiştir. Bu dünyada bir insana zenginlik verildiği halde fakirlere yardım edip övgü ve sevap kazanamamışsa ona yazıklar olsun.
Bütün Türkiye'ye örnek olan bir 'GIDA BANKASI' var ilimizde. Bunun yanında birkaç da dernek var. Bunların içinde SEN DE GÜLÜMSE Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği yetkilileriyle tanıştım geçenlerde. O kadar iyi niyetli ve duygusal ki bu insanlar, yardım yapmaya gittikleri ailelerde duygulanıp ağladıklarını gördüm. Bu dernekler ve Gıda Bankası, ilimizde yoksullukla mücadele ederek, yoksul ve ihtiyaç sahibi ailelere gıda, giyim, sağlık, yakacak, kira, barınma, iş kurma gibi konularda yardımda bulunarak modern dünyanın unutturduğu paylaşma ve dayanışma duygularını yeniden gündeme getiren kuruluşlardır. Dul, yetim, engelli ve geliri olmayan yaşlı kişilere yardım yapılan bu derneklerde insanlar zaten gönüllü çalışmakta ve ayrıca Gıda Bankası'nda da gönüllü çalışan insanlar gördüm, imrendim ve Sivaslının yüceliğini bir kere daha anladım.
Sokakta, caddede, köşe başlarında el açan; verirsen dua eden, vermezsen seni tersleyen dilencilere fırsat verilmemesi düşüncesindeyim. Dilenciliği meslek haline getiren bu insanların duygu sömürüsüne fırsat vermemeli, çevremizdeki fakir ve muhtaçları da bu yardım kuruluşlarının yetkililerine bildirmeliyiz. Bunun dışındakileri profesyonel dilenci kabul edip duygularımızı sömürtmemeliyiz.
Bir kısmımız el arabasına benzeriz. İtildiğimiz zaman ancak bir işe yararız. Ancak, iyilik yapmamıza kim sebep olursa olsun ekmeğimizi paylaşmanın huzuru ve mutluluğunu duymalıyız. Çünkü akıllı olmanın iki göstergesi vardır; fakirlik zamanında sabır göstermek, zenginlikte ise paylaşmak… Bir şeyi istendiği zaman vermek iyidir ancak ihtiyaç içinde olanın durumunu kavrayarak, o istemeden vermek daha iyidir. Cimriliğin kimseye bir faydası yoktur. Çünkü cimri öyle bir kişidir ki dünyada fakir gibi yaşar, ahirette zengin gibi hesap verir. Yoksul, dünyanın bazı nimetlerinden mahrumken cimri bütün nimetlerden mahrumdur. Lütfen, gerçek yoksulların yanında olalım ve hayatı birlikte güzelleştirelim… Bugünün 'Sadaka Taşı' olan 'Gıda Bankası' ile 'Sen de Gülümse' gibi derneklere her türlü destek ve yardımlarımızı esirgemeyelim.
Saygı ve sevgilerimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.