Aslında insanlar yalan söyleyerek en büyük kötülüğü kendine yapıyorlar bunun farkında değiller ve karşısındaki insanı değil kendilerini kandırıyorlar. Yani yine en büyük yalanları kendilerine söyledikleri gibi zararı da kendilerine veriyorlar. Yalan söyleyerek karşısındaki insanları kandırmış ve geçici olarak bir süre için kendini kurtarmış oluyorlar. Yada kendilerini öyle sanıyorlar. Hani derler ya yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış, er geç yalan ortaya çıkar. Gerçekler yerini bulur.
Bazı insanlar bu konuda çok ustalaşmışlar. Senaryoyu yazıyor, rolünü iyi bildiği ve çalıştığı için kusursuz oynuyor. İzleyicilerini iyi etkiliyor ve inandırıyor. Kendisine bağlıyor ve işin en vahim olan kısmı ise kendisini öyle kaptırıyor ki rolüne kendi yazdığı senaryosuna kendisi daha fazla inanıyor. Sonuç olarak öyle duruma düşüyorlar ki yalan yalanı doğuruyor ve kişi kendi yalan batağında boğuluyor, kaybolup gidiyor.
İnsanlar sevdikleri değer verdikleri kişilerin kendilerine yalan söyleyeceğini kabul etmez, kabul etseler de görmezden gelebilirler. Çünkü sevdiğimiz kişilerin bize yalan söylediğini bil sekte inanıyor görünerek kendimizi saflığa veririz, ya da o kişinin bize yalan söylediği bildiğimiz için söyledikleri sözlerinin içinde doğruları ararız. Çünkü seviyoruz. Üstüne toz kondurmayız. Yalanlarını yüzüne vurursak kaybetmekten korkarız. Susar dinler doğruymuş gibi onaylarız. Bu çok yanlış bir davranıştır. Kişinin yalan üzerinde ısrar etmesine yardım etmiş onun kendisine zarar vermesine göz yummuş oluruz.
Bazı insanlarda sevmediği kişilerin doğru söz ve davranışlarında bile yalan ararlar. Kişiyi sevmedikleri için onun açığını araştırır yalanını yakalama çabasına girerler. En kötü davranışlardan biri de budur. Siz o kişiyi Sevmeyebilirsiniz ama saygı göstermeniz gerekir. Yalan sadece sözle değil yaptığın hareketlerle tavır ve davranışlarla da söylenebiliyor. Yalanın çeşidi türü, söyleme şekli bitmez. Yalanları sınıflara ayırmak mümkündür. Araştırmacı ve uzmanlar yalanların çocukluktan başladığını Taklit Yalanlar, Mübalağa Yalanları, Sosyal Yalanlar, Savunma Yalanları, Dikkat Çekme Yalanları, Yüceltilmiş Yalanları, Zıddına Söylenen Yalanlar, İntikam Yalanları, Çıkar Karşılığı Söylenen Yalanlar, Patolojik Yalanlar, Propaganda Yalanları, Şartlı Yalanları gibi bölümlere ayırmış incelemişlerdir.
Yalan genel olarak iki kısma ayrılıyor. Küçük beyaz yalanlar. Bu tür yalanlar alışkanlık yapmadığı sürece zararsız olur derler. Ama bence yalan yalandır. Mümkünse söylememek gerekir. İyi niyetli can kurtarıcı aile kurtarıcı bir kötülüğü önleyici yalanlar. Ama öyle yalanlar var ki ocakları söndürür, insanları öldürür.
Yalan ve iftira atan insanların ne bu dünyada nede öbür dünyada yerleri yoktur. Bazı yalanlar yalan olmaktan çıkıp iftira olmakta kişinin hayatını mahvetmektedir. Bir olay karşısında ben yapmadım o yaptı diyerek hem yalan söylemiş hem de iftira etmiş oluyorlar. Yalan olan ben yapmadım kısmı, o yaptı demesi iftira kısmıdır. Bilerek bilmeyerek, isteyerek veya istemeyerek yapılan bu tür davranışlar tamiri imkansız yaralar açmakta insanların sonunu hazırlamaktadır.
Yalan, Gerçekleri saklayarak insanların kafasını karıştırmak, yanlışa yöneltmek, başkalarını aldatmak için tasarlanmış ve belli bir amaca göre yapılan, söylenen kurgulardır bence.
Bazı nedenlerle söylediği yalanlar kişinin benliğinde kaydedilir pekiştirerek kalıcı bir davranış bozukluğu haline gelir. Bazı yalanlar vardır ki birine söz ve umut verirsiniz. Söyleyen için önemli değildir, umursamaz ama karşısındaki insanın bütün umudu, hayali, geleceğidir.
Söyleyene güvenip inandığı için bütün gücüyle umuduyla bekler. Başka işlere, insanlara bakmaz. Söz almış güvenmiştir. Bilemez yalan olduğunu.
Anlayamaz. Karşısındaki öyle ustalıkla söylemiş rolünü oynamıştır ki. Bir yalan bir insanın ya da insanların geleceğini, hayallerini, umutlarını bitirir.
Hayatını söndürür. Ya öldürür ya da yaşayan ölüye döndürür kısacası. Allah yalan ve iftiralardan korusun.