
Şadiye ÖZTÜRK
SİVAS COŞKUSU
Bu yıl, beşincisi gerçekleştirilen; Fes Hanedeki, Sivas günleri büyük bir coşku ile; kutlandı. Emeği geçen herkese, teşekkürler. Eksiği ile, aksağı ile bir etkinliği daha tamamladık. Darısı, daha iyisi, daha güzeli gelecek yıllara...
Aldığımız bilgilere göre; bu tür etkinlikler artık o alanda değil, muhtemelen Yeni Kapıda yapılan, büyük alanda gerçekleştirilecekmiş. Hayırlısı, zamanı gelir ve o zaman gerçekleşirse; onun da değerlendirmesi yapılacaktır.
Mega Kentteki hemşehrilerimiz, memleket hasreti ile; etkinliği yine çok kalabalık bir şekilde, doldurdular. Kimisi, orada sunulan etkinlikleri takip ederken, bazıları tanıdık arkadaşlardan, dostlardan biri ile, karşılaşabilir miyiz çabası içerisinde; etkinlik alanında tanıdık bir yüz aradılar. Konuşulan, yad edilen hatıraların canlanması insanların yüzünde tanımlanamayan ifadelere dönüşüyordu. Bazen, buruk bir sevinç, bazen buğulanan bir göz, bazen sevincin zirve yapması, her şeyi anlatıyordu. Tazelenen anıları büyük bir coşku ile anlatanlar oradaydı. Kazanılan yeni arkadaşlıklar sayesinde, iletişim için; birbirlerini adeta sorgulayan insanları gözlemek mümkündü. Tatlı bir heyecan, tatlı bir yorgunluk, kimi zaman insanların yüzüne yansıyordu. Temennilerde; hep gelecek sene görüşelim, yine buluşalım, cümleleri dillere dökülüyordu. Kimi zaman alınan bir haber; yüzlerdeki sevinci kedere dönüştürüyordu. Yani hep bir beklenti, vardı. Hep yeni bir haber alma telaşı vardı. Beklentiler bitmez...
Elbete, gönül gelecek senelerde yapılacak olan, bu tür etkinliklerin daha kapsamlı, daha geniş tabanlara yayılmış, daha kültürel etkinliklerle donatılmış, daha iyi hizmetlerin sunulduğu mekanlar olmasını istiyor. Kısacası daha, ile başlayan isteklerin ardı, arası kesilmiyordu. İnsan olmanın gereği; hep güzeli, hep iyiyi, hep mükemmeli aramak, temayülü bizlerde yaradılıştan itibaren var olan, bir özelliktir.
Yapılan etkinliği benimsemeyenler, eksik bulanlar, yeterli görmeyenler, elbette olacaktır. Onlara verilecek en güzel cevap; buyurun en güzelini, en iyisini siz yapın, demek, olacaktır. Yapılan eleştiriler, aksaklıklar, eksiklikler, bu coşkuyu gölgede bırakamaz. İşte, beş senedir bu olayı yaşayan bir kardeşiniz olarak; her sene bu coşkunun artarak devam etmesi, bunun delilidir, diyorum. İnsanımız öncelikle hasret kaldığımız, birliğimizin, beraberliğimizin, dirliğimizin tadını çıkarmak istiyor. Hayatın her alanında bunu yaşamak istiyor. Bir turşunun, özleminde bu hasretin yattığını, tüm insanlara haykırmak, istiyor.
Yoksa, turşu nedir ki O turşunun, arka planında geçmişte yaşadığı dostlukları, özlemleri, samimiyeti, arayıp bulmak istiyor. O nedenle, o turşuyu satın alıyor. Yıllar sonra, kendisine sunulan ikramların tadında; o özlemi bulduğunu, yaşadığını sanıyor. Mutlu oluyor. Bu anlatılabilecek, kelimelerle ifade edilecek bir duygu değildir. Alt tarafı, bir kavurga, diyemezsiniz. Bütün bunları memleket özlemi ile; o salonu dolduran binler adına, söylüyorum. Bırakın tüm çekememezlikleriniz, istememezlikleriniz, kötü duygularınız, o salonun kapısında kalsın. Hiç içeriye girmesin. Adeta o tür duyguları, hapsedelim...
Çok şey yazmak, anlatmak isterim. Ancak, gönlümden geçen budur. Memleket hasretini doya, doya yaşayanların, yüzlerinde gördüğümüz; tatlı tebessümün her şeyi ifade ettiğine inanıyorum. Aynı dileklerle; daha nice beşinci yılların kutlamasına, diyorum. Ne mutlu ki; memleket günlerini dolduracak bir nesliniz ve o hasreti çeken binlerce insanınız var... Ya bunların hiç biri olmasaydı! o zaman neyi, memleket adına konuşacaktık, diye düşünüyorum...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.