Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

SİVAS´TA HAÇLI RUHU MU

Haçlılar, Endülüs Emevi Devletini ve üç kıtaya hükmeden Osmanlı Devletini aynı planla yıktılar.

Birinci Aşama; Haçlılar, stratejik açıdan önemli yerleri seçerek: ''Buralarda aziz mezarları var, izin verirseniz bunları biz yaptıralım. Avrupa'dan çok sayıda ziyaretçi gelir, siz de böylece inanç turizminden para kazanırsınız'' dediler. Dövizi, turisti, parayı duyunca Endülüs ve Osmanlılar; ''Bizden giden hiçbir şey yok, ne güzel üstelik para kazanacağız, bize bir zararı da yok'' diyerek teklifleri kabul ettiler. Zaten bu öneriler iki devletin ekonomilerinin kötü olduğu dönemlerde yapılmıştı. Bizimkiler bunu ekonomi için kurtuluş çaresi bile gördüler, adeta bayram yaptılar. Hiç çalışmadan, yorulmadan, zahmetsiz para kazanacaklardı. Başlarda öyle de oldu, kendi belirledikleri yerlerdeki sözde mezarları, anıtları, kiliseleri onardılar. Papalık, tur şirketlerini yönlendirerek Avrupalı turistleri onarılan bu yeni yerleri gezmelerini sağladı. Avrupalılar akın akın geliyor, bizimkiler para kazanıyordu. Görünürde ters giden hiçbir şey yoktu.

İkinci Aşama; Haçlılar, bizim yöneticilere: ''Gördüğünüz gibi bu işten çok para kazanıyorsunuz. Ülkenizdeki şu aziz mezarlarını ve kiliselerini de artık bir zahmet siz onarın ki daha çok ziyaretçi gelsin, siz daha çok para kazanasınız'' dediler. Bizim yöneticilerimiz memnuniyetle kabul ettiler, Anadolu'daki haçlıların belirlediği sözde ne kadar aziz, papaz, kilise kalıntısı varsa Türk Milletinin vergisiyle onardılar. Bununla da kalmadı bizimkiler, buraların yollarını en güzel şekilde yaptılar. Anadolu'da gariban Türk'ün yolu yokken, para gelecek diye aziz, papaz, kilise aşkına düştüler. Gerçekten de Avrupalı ziyaretçiler inanç turizmi için daha çok gelmeye başlamıştı.

Üçüncü Aşama; Haçlılar: ''Eğer buraların adını bin yıl önceki Hıristiyanlık dönemi adlarına döndürürseniz ziyaretçi sayısı dolayısıyla kazancınız daha artar, zaten buraların asıl isimleri bunlar'' diye teklifte bulundular. Bizimkiler alışmıştı, onlar emrediyor bizimkiler yapıyordu. Öyle de oldu, belediyelerimiz meclislerinde hızla kararlar çıkartıyor, şehir, ilçe, yöre isimleri hızla Hıristiyanlık dönemi isimlerine geri döndürülüyordu. Aynı günümüzde olduğu gibi; Bin yıllık Türk-İslam yöre isimleri değiştirildi. Bu yeni isimler daha bir havalı söyleniyordu. Bin yıllık Behramkale gitmiş Asos gelmişti, Ürgüp-Göreme gitmiş Kapadokya gelmişti. Reşadiye gitmiş Datça gelmişti, Bodrum hızla Halikarnas, Çanakkale-Dardanel, Anadolu zaten çoktan Anatolya diye yazılıp, çizilir olmuştu. Bu Hıristiyanlık dönemi isimlerine de en çok dindar toplulukların meylettiği hayretle izleniyordu.

Dördüncü Aşama; Endülüs ve Osmanlı Devletlerine inanç turizmi için gelen milyonlarca Avrupalıda şu duygu oluşturulmaya başlamıştı: ''Buralar bizim, Endülüs'te Araplar, Osmanlı topraklarında Türkler işgalci'' bizim milletimizde ise : ''Buralar zaten onların, isimlerini değiştirsek ne olur'' inancı yerleşti. Yabancılara mülk satışı serbest bırakıldı, yabancılar hızla Anadolu'dan mülk aldılar. Avrupa özlemi, Avrupa hayranlığı o kadar arttı ki ülkenin dört yanı yabancı kolejlerle doldu. Sivas'ta Amerikan Hastanesi bile açılmıştı, Anadolu bir uçtan diğer uca Avrupalı kolejlerle dolmuştu. Kolejlerin, Avrupa'daki başlangıcı papaz yetiştiren okul olarak doğmuştu. Endülüs ve Osmanlı'da neredeyse aynı işlevi gördüler; İŞGAL EDECEKLERİ ZAMAN HAÇLI ORDULARINI KARŞILAYACAK GÖNÜLLÜ ONBAŞILAR YETİŞTİRDİLER. Sonuç malum; Endülüs ve Osmanlı devleti önce işgal edildi sonra tarihe karıştılar.

Anadolu'da Atatürk'ün önderliğinde Sivas'tan başlayan Türk'ün milli mücadelesi ile 25 milyon kilo metre kareden 780 bin kilometre kareye zor tutunduk. Atatürk; bütün kolejleri, kiliseleri, roteryan kulüplerini, mason localarını kapattı. ATATÜRK'LE İSLAM KORUNDU, ANADOLU YENİDEN TÜRKLEŞTİRİLDİ.

Son günlerde Sivas'a bir şeyler oluyor; Aziz Vilas mezarı, Kırk Azizler Çeşmesi ve daha başka Hıristiyanlık dönemi eserleri öne çıkarılıyor; '' Buralar onarılırsa inanç turizminden Sivas'ın büyük paralar kazanacağı'' söyleniyor. Biz bu filmi daha önce görmüştük. Beş tane cemaati olmayan Van Akdamar kilisesi, Türk Milletinin vergileriyle onarılarak, tüm masrafları tarafımızdan karşılanarak dışarıdan davet edilen beş yüz Ermeni ile açılış yapıldı. 2003'ten sonra aziz-papaz, kilise onarımları hızla arttı. Peygamberimiz, yeni kilise, havra yapımına ve eskilerin yeni malzemeyle onarımına asla izin vermemiş, onarımların eski malzemelerle yapılmasına onay vermiştir. Yabancılara bir karış dahi toprak sattırmamıştır.

''İçimizdeki beyinsizlerin işlediklerinin yüzünden bizi helak etme Allah'ım'' (A'raf-155)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi