
Şadiye ÖZTÜRK
TASAVVUFLA SAPITANLAR MAHMUT EFENDİ HERŞEYİ GÖRÜYOR VE BİLİYORMUŞ
İsmail ağa cemaati mensubu, Milli görüşçü Nusratullah Hoca anlatıyor: Bir ihvan hanım Mahmut Efendiye sesleniyor. 'Efendi Hazretleri bir şey söyleyebilir miyim ' Biraz yanlış aslında onun böyle müdahale etmesi bir şey söyleyeceğim diye. Niye Çünkü Veli (Mahmut Efendi), onun ne söyleyeceğini zaten biliyor. Ama biz zannediyoruz ki o bilmiyor, biz bildirelim. Mürşidi kamil odur ki diyor: (Kim diyor acaba) 'Senin vücudunda kaç tane ben var, sayar. Sen bile bilmiyorsun sayısını. Bir gece yatakta kaç kere sağa sola döndün bilir. Niye biliyor Mevla bildiriyor.
Peki, böyle bir bilgiyi bilemez ya, varsayalım ki bildi. Kime ne faydası olur böyle bir bilginin. Âlemlerin Rabbi, Kur'an-ı keriminde Peygamberine sen gaybı bilemezsin demiyor mu (Hud 31) Birçok sahabe Peygamber Efendimize öğrenmek maksadıyla sorular sormuştur. Peygamber Efendimiz, hangisine dönmüşte sizin sormanıza gerek yok, zaten ne soracağınızı ben biliyorum, çünkü Mevla'm bana bildirdi dememiş. Yoksa Peygamberimiz mürşidi kamil diye nitelenen Mahmut Efendinin makamına ulaşamamış mı
GAVS YETİŞİR
Cübbeli Gavs'ını anlatıyor: Gavs-ı Geylani! Adamı denizin ortasından kurtarır, hava da kurtarır. Allah'ın izniyle. Ya Gavs, dedin mi hemen gelir, Gavs'ı Ceylani. Kaç kere denemişim ha, hava da düştük, düşeceğiz, küt eniyoruz, küt çıkıyoruz. Hayatım uçaklarda geçti, oku-oku-oku… Ya Gavs dedin mi, Gavs'ı Ceylani gelir. İmamı Rabbani onun büyüklüğünü söylüyor, Allah'ın izniyle tutarlar, uçağı havada tutarlar. Sen merak etme. Bana hurafeci Hoca derler, sen kulak asma. Sıkıştın mı putlara tapıyorsun serseri. Sıkıştı mı farelere tapıyorlar. Biz Allah'ın dostuna, Allah yetki verdiği için. Çünkü kendi söylüyor: 'Benim ismimle çağırın gelir.' (Nerde yazıyor bu emir acaba )
Alemlerin Rabbi şöyle buyurur: 'Allah'ı bırakıp ta taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı bir takım isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında herhangi bir delil indirmemiştir. Hüküm sadece Allah'a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler. (Yusuf, 40)
Cübbeli ticaret yapıyor
Cübbelinin kendi sesinden konuştukları: Benim derneğim Ahmet Yesevi'dir, Ahmet Yeseviye yardım yapanlar güvenebilirler. Benim adıma başka yere yardım toplayanlar yalancıdır.
Yine hakiki 'Ud' (Hindistan'dan getirilen misk kokusu) bitmiş idi dükkanda, yirmi veya otuz sene arası yıllanmış Ud geldi. Ben bir otuz senelik almıştım, bir on sene de ben de bekledi. Bitmedi mi diyeceksiniz Mikail amcanın dediği gibi ben böyle değdirip, çekiyorum. Çünkü çok pahalı. Bunu Hindistan da yıllandırıyorlar. Kaynağını, yerini bulduk, yeni geldi. 'Aleyküm bil Udi fi sebai şifa' Yedi şifa bulursunuz, Buhari hadisi. Miski Amberi Rasulüllah kendisi sürerdi, severdi, sürünürdü. Kainatın Efendisinin kokladığı koku, ama hakikisidir. Hakiki Ceylanın göbek kanıdır.
Gelelim ikinci reklama: Allah hayırlı uzun ömür versin, kefen geldi. Naapıyım arkadaş, 'Kefenin cebi yok, geçimin yolu yok' buda benden katkı olsun.) Üzerine üç tane şey yazdım, ismi şeriflerden. Kumaşına da öyle bir dokuma yapıldı ki, öbürleri, imamın elinde kalıyordu. Ha buldum, burada ne yazıyor biliyor musunuz 'La ilahe illa ente sübhaneke….' Bu, ölünün kefenine yazılıp onunla defnedilirse, Şahabettin Sühreverdi Söylüyor. Allah' Teala, bu meyyitin lisanıyla sorgu sual meleklerini cevabıyla rahatça konuşturur. O kişi mezarında korkmaz, dehşete kapılmaz. Kabrinde cennetten bir pencere açar, cennet bahçelerinden bir bahçe yapar. Bu rivayetle amel etmek isteyenler, bunu önceden yazdırmalı, çocuklarına vasıyet yapmalı ki yanlışlıkla duasız kefenle gömmesinler. Bu ismi şerifi yazdık kefene, ikinci olarak on yedinci ismi şerif, 'Ya Mennan Ya İhsan' Ne diyor Bu ismi şerifi ya Kabe örtüsünden ya da Ceylan derisinin üzerine yazılacak. Üçü de bu kefenlerin içinde mevcuttur. Biri kağıda yazılıdır, göğüs kısmına konulacak. İkincisi, kefene yazılıdır, misk ve Safranla, üçüncüsü de Ceylan derisine yazılıdır. Bunlar hazır olarak size gelmiştir. Çarşambada ki dükkanda mevcuttur. Kadının ayrıdır, çünkü kadının kutusu, erkeğin kutusu ayrı, kadında bir kat fazladır.
Cübbeli ve Geylani
Cübbeliye göre 'Salavat': Şimdi şeyden de bir rivayet söyleyelim. Abdülkadir Geylani Hz. Nin 'Faziletüssalavat'ın da geçen bir, tabi burada kırk birinci sahifede geçen bazı beyitler var. Arapçalarından aldım ama özet olarak aldım, çok uzundu. Mahmut Ef. Hz. Nin A. Bayındır'a okuduğu, onların bu 41-42 de Arapçası var, 43-44 de Türkçeleri var, mesela: okudunuz mu bilmiyorum Kim konuşacak böyle bir lafı Abdülkadir Geylani buyuruyor: 'Kabrim Beytullah'tır, ziyaretime koşa-koşa gelen izzet ve imanla döner' diyor. Ve sırri, sırrullah'i (ila ahir) Şu işe bak yahu, 'Sırrım Allah'ın sırrıdır' diyor. Mahlûkat ta cereyan eden Allah'ın sırrı, benden sirayet etti' diyor. Ölüyü diriltiyor bu! 'Sen bana sığın, bana dost olmak istersen' diyor. 'Benim emrim Allah'ın emridir' diyor. (Aman Bayındır duymasın, temelli zıvanadan çıkar' diye de espiri yapıyor.) 'Ve küllün biemrillahi fahküm bikudretih' 'Emrim Allah'ın emridir' diyor. Bana tasarruf verdi, ol dersem olur, sende bana sığınırsan ve sen de ol dersen olur' diyor. Ama hepsi Allah'ın emriyle olur amma, bana verdiği kudretten bende sana nasip verdim, benim kudretimle hükmeyle diyor. Hadi bakalım.
Yukarıda ki sözler, noktasına, virgülüne dokunmadan Cübbeliye aittir. Cübbeliyi bilmem ama bizim okuduğumuz Kur'an'a göre bu sözlerin hepsi şirktir, hepsi küfürdür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.