
Şadiye ÖZTÜRK
YÜZE DOST KALPTE DÜŞMAN
''Marifet iltifata tabidir.'' demiş büyükler. Doğruluğuna hiç zerre kadar şüphe etmediğim bu söze bir ekleme yapmak istiyorum: '' Marifet iltifata tabidir amma o iltifatı yapacak da marifetli yürek gerek insanoğluna.''
Divan edebiyatında Ziya Paşa'ya ait şöyle bir beyit vardır: Erbab-ı kemali çekemez nakıs olanlar / Rencîde olur dîde-i huffaş ziyadan
Beyitte diyor ki : Noksan olan (cahil kişi), kemal ehlini (ilim sahibini) çekemez. Öyle ki yarasanın gözleri de ışıktan (aydınlıktan) rahatsız olur.
Şöyle bir bakalım çevremize, hangi alanda olursa olsun, kim nerede bir başarı göstermişse, ya da başarı basamaklarını yavaş yavaş tırmanmaya başlamışsa - hele bir de bugünün tabiriyle- birkaç yönlüyse, vay haline! Meyveli ağacı taşlarlar misali, hemen kem gözler, o insanı yiyip bitirmeye başlar. İlk önce o insanı takdir edermiş görünürler, daha sonra da arkasından dan bir ton eleştiriyle saldırıya geçerler. Karalamalara, yaptığınız işi küçümsemeye başlarlar. Sizin olmadığınız meclislerde, her fırsatta gıyabınızda olumsuzluklarınızı, zaaflarınızı dillendirmeye başlarlar. Düşmanın en büyük hüneri zaten dost görünmesidir. Siz hala o kişiyi kendinize dost bilirsiniz. Ama hiç kimse gerçek düşüncesini sonsuza kadar saklayamaz. Hele bakışlar , her şey yalan söylese de onlar asla yalan söyleyemezler. Eninde sonunda o insan bir yerlerde kendini ele verir. Neticede bir gün bakarsınız ki sizi o güne kadar desteklemiş , takdir etmiş olan o kişi, birden düşmanınız kesilmiş, sudan bir bahaneyle aranızdaki arkadaşlığı, o güne kadar olan hukukunuzu bitirivermiş. Hatta bu da yetmiyormuş gibi sizin bulunduğunuz ortamlarda yandaşlarıyla birlikte ,manalı bakışlarıyla sizi rahatsız etmeye çalışırlar, dışlayarak yok saymaya , sizi ve sizin yaptığınız işin değersiz olduğuna inandırmak isterler. ''Yok artık, daha neler.'' dediğinizi duyar gibiyim. İtimat buyurun ki bu tür insanlar var. Görüyoruz, duyuyoruz ve şahit oluyoruz bu tür insanlara.
Bir de olayın şöyle bir yönü var onu da yazalım. Bu insanlar başınıza olumsuz bir şey geldi mi sevinir. Dostunuz ''Ah'' çeker, o tür düşmanlarınız da ''Oh'' çeker gizli gizli....Yalnız siz bu başınıza gelen sıkıntıdan dolayı yılmayıp, hayata meydan okumaya başladığınızda, başarı yolundaki adımlarınıza devam ettiğinizde, yenilmediğinizde bu onları daha da kahreder. Yok olduğunuzu mahv u perişan olduğunuzu bilmek, gözyaşlarınızı görmek isterler. Bir türlü hazmedemediği o insanın hünerleri, başarıları aklına gelince; o kişinin başına gelenleri hatırlayarak bir nebzecik de olsa rahatlamaya çalışırlar. Bu da onların egolarını biraz olsun tatmin eder. Ama kendilerini ne denli kandırdıklarının hiç farkında değildirler. Böyle insanlar hayatımızın kalitesini de düşürürler. Ne garip değil mi İnsana yönelik ezberimiz bozulmuş durumda maalesef.
Eğer ortada bir hüner, bir başarı varsa neden onu insanoğlu baltalamaya , yok edip yıkmaya çalışır ki Güneş balçıkla sıvanır mı Kısacası bu konunun özü ve özeti nedir Cevabı kendi içinde. Bunun tek bir sebebi vardır o da kıskançlık! Çünkü o insanda o meziyetler yoktur. Size karşı olan gizli hayranlığını bu şekilde gösterir. Kim demiş kalbin hastalığı şeker, kolestrol diye Kalbin hastalığı, ayıbı asıl budur: Hazımsızlık, düşmanlık, kibir, bencillik, kıskançlık, emeğe hürmet etmemek, vs. Tekrara düşmek pahasına da olsa yine söyleyelim: ''Marifet iltifata tabidir.'' İtiraf etmeliyim ki marifet de bilinmek ister.
Asıl mesele nedir o zaman Asıl mesele dostunun başarısına sevinebilmek, onun başarısını kendi başarısı gibi görebilmek , gösterebilmek ve onu takdir etmektir. ''Allah muvaffakiyetini arttırsın, ne güzel işler yapıyor. '' diyebilmektir. Geçenlerde bir yerde okumuştum diyordu ki: '' Duanın kabul edilmesini istiyorsan, başkaları için dua et.'' Bana kalırsa insanoğlunu değerli yapan hususiyetlerden biri de budur. Bunu yapabildiğimiz zaman o oranda biz insanız. Eğer bu dünyada bir yerimiz varsa , her şey insanca, ahlaki olduğu sürece vardır.
Artık konuyu bağlayalım ve bitirelim. Hayatta hiç kimsenin mutluluğuyla mutsuz, mutsuzluğuyla mutlu olmamalıyız. Hatta duamız da şu olmalı:' 'Allah 'ım, benim mutluluğumla mutlu olanların, sen mutluluğunu daha da çok arttır. '' Kulağımıza sallanmalık küpe olması gereken, değişmez kadim bir kural daha size: Tevazu yüceltir, kibir düşürür, gurur aldatır, haset bitirir. Kalbi en çok da kıskançlık mahveder, perdeler. Allah da zaten hasetçileri sevmez.
Dünyadaki en huzursuz insan da kalbinde en çok kin ve haset tutan insandır. Ben teselliyi yine de şurada buluyorum: ''Düşmanın gözünde hüner en büyük kusurdur.'' (Sadi -i Şirazî)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.