Kuruyan yaprak gibi asıldım dalda kaldım
Oysa bilsen kaç mevsim devşirirdim içimde
Adımı inkar eden bir yolda sona vardım
Kendime düşe düşe bitmeyen derûnumde
Yarın ne getirir ne götürür meçhulken
Dünün esaretinde eş zamanlı ağdayım
Alevi gökten inen kaburga arasında
Sessiz ummana düşüp hem solda hem sağdayım
Sararan yaprakların damarında kırıldım
Kırıldıkça kendime biraz daha sarıldım
Sustum ama anlayan olmadı bu hâl ile
Hâlden anlamayana yorulmak boş kâl ile
Mihrabında gönlümün secdeden kalkmaz başım
Ağlasam avucumda dua olur gözyaşım
Yerdekiler göğe bakıp sadece yağmur bekler
Göğü kuşlara sor sen, anlatsın kelebekler.
Bıraktığım yerden başlamam, başlayamam
Bir tebessüm için hüznümü taşlayamam
Hayal kurmayan bilmez hayalin hayalini
Gel de şems'e arz eyle leyalin leyalini
Gönül akla baş eğse zalim yâr sever miymiş
Kalbi kora koyup da keşkeyle döver miymiş
İncinen ruhumdaki ilmekleri çözdüm ben
Başı taşla ezilen kristalden sözdüm ben
Bakma şimdi güneşsiz güne zeval düşer mi
Küsmüş yürek küstürene defalarca küser mi
Batmış gemi sanma ki dalgalardan ürperir
Ben benden gittim çoktan, umrumda mı kim gelir
Kuruyan yaprak gibi asıldım dalda kaldım
Oysa bilsen kaç mevsim devşirirdim içimde
Adımı inkar eden bir yolda sona vardım
Kendime düşe düşe bitmeyen derûnumde ...
Leylifer