Rahmetlik Annem, mekanı CENNET olsun...
Benim 1955 yılında bir nisan ayının 14. günü sabah namazı sonrası, eskiden TCDD Hastanesi, şimdiki sağlık müdürlüğüne bağlı olan binada dünyaya geldiğimi söylerdi. Ailenin üçüncü çocuğu idim. Abilerim benden 10 ve 13 yaş büyüklerdi.
Doğum sonrası çok sıkıntılar çektiğimden söz ederdi. ''Oğlum seninle hasta haneye çok yattım.'' Derdi. Mekanı CENNET olsun...
O nedenle eski TCDD Hasta hanesinin benim nazarımda önemi büyüktür. Aklımın erdiği, hafızamın beni zorladığı zamanları hatırlamaya çalışıyorum. Çünkü, annemin dediği gibi bir ara sanki hasta haneye abone olmuştuk. Çok sık rahatsızlanırdım. Unutmadığım anılardan bir tanesi ise, hasta hane içerisinde diğer çocuklarla oynarken, masanın örtüsünü çekince üzerindeki eşyalar yere dökülmüş ve kırılmıştı.
Bu nedenle yöneticiler benim yüzümden anneme kızmışlardı. Çocukluk işte...
O binadaki kan alınan yeri, Laboratuvar içerisinde gayet kilolu, sarışına yakın bir amcanın hala hafızamdaki canlılığı durmaktadır. Çünkü, onunla çok karşılaşır olmuştuk. Tahlillerimizi, kan alma işlemimizi genellikle o, yapardı.
Babam, demiryollarında memur idi. O günün şartlarına mütevazi bir lojmanda çocukluğumun ilk günlerinin geçtiğini hatırlarım. Tren sesi, bizim en çok duyduğumuz bir müzik sesi gibi idi.
Babam, Altın tabak Mahallesi Kütüklü Camii üzerinde Bakkal Davut olarak bilinen iş yerinin karşısında kendine bir ev yapmayı planlamıştı. O evi ve yapımını da hatırlıyorum. Hatta o evde Babaannem benden yardım alarak, bahçeye çıkardı. Biz lojmanda iken, O evde kalıyordu. Aynı zamanda abim TCDD, ATÖLYESİNDE ÇIRAK OKULUNA DEVAM EDİYORDU. Büyük abim ise, bizimle birlikte idi. Daha sonra T.C. Karayollarında çalışmaya başlamıştı.
Çocukluğumun ilk anlarına ait aklımın yettiği zamanlar olarak, bunları hatırlıyorum. Kaleden gelen müzik sesi, ayrı bir hava estiriyordu. Kalenin dibinde babamın amcasının evine giderdik. Şimdiki Abdi Ağa konağı olarak bilinen yere. Komşuluk ilişkileri en üst seviyede idi.
Lojmanlar değişik zamanlarda değişik adlarla anılan o gün ki ismi ile, Demir yol fabrikası, Atölye çalışanları, TCDD bölge çalışanlarının barındığı yerler idi. Muhtemelen Sivas'a demiryolu geldiği zaman, bu lojmanların da yapıldığı söylenir. Fabrika çalışanlarının paydos olduğu saatte öten Atölye Borusu ise, şehrin hayatına bir ikaz uyarısı gibi algılanırdı. Atölyeden o saatte boşalan insan kalabalığı ana yollardan şehir dağılırdı. Kolay değil en üç bin kişinin bir anda caddeleri doldurması görmeye değer bir manzara idi.
Ev hanımları o saatlerde dışarı çıkmazlar, ya da sokakta olmamaya gayret ederlerdi. Esnaf ise, o saatten sonra gelecek müşterinin hesabını yapardı. Aynı zamanda şehrin ekonomisinin can damarı idi. Dile kolay tam beş bin çalışan insan...
İşte, bu binalar daha sonra lojman olarak kullanılıyordu. Ayrı bir konumda idiler. Sosyal tesisleri ve ayrı bir sineması vardı. Demir yol mensupları hafta sonları aileleri ile birlikte kendilerine verilen özel kartlarla sinemaya giderlerdi. Hemen fabrikanın yanında bir futbol sahası vardı. TCDD' yi sportif aktivitelerde Demir Spor temsil ediyordu. Geniş imkanları ile amatör branşlarda temsil ediliyordu. Ayrı bir düğün salonu mevcuttu. O yıllarda Sivas Amatör ligde Kara gücü ve Demir spor arasında liderlik yarışı olurdu. O iddialı maçlardan bazılarını seyretme imkanı bulmuştum. Çünkü, evimizin hemen yanında bu maçlar oynanıyordu.
Lojmanlar yeşil bahçelerin içerisinde, mütavazi evlerden oluşuyordu. Hala bu binalardan yararlanılmaktadır.
Babam memur olduğu için ben yaklaşık okul çağına gelmeden AMASYA iline tayini çıkmıştı. Çocukluğumun ilk yıllarında değişik bir şehirde yaşama imkanını bulmuştum. Çok değişik olaylarını hatırladığım, bu ilde iki yıldan fazla ikamet etmek zorunda kaldık. Meşhur, 1960 ihtilalini orada yaşamıştık.
O zaman lambalı ve gayet gürültülü radyolardan babam heyecan ve hararetle ajansları dinlerdi. Hatta daha iyi anlamak adına bizi sustururdu. Çünkü, bazen radyo parazit yapar ve ne dediğini anlamakta güçlük çekerdiniz.
Böylece aklımın yettiği ilk tren yolculuğu ile, AMASYA' ya taşındık. Orada da bir lojman bizi bekliyordu.
Yeni bir mekan, yeni bir çevre, yeni bir insan... Buyurunuz...