Günümüzde hayatımızın her alanında kullandığımız internet ve sosyal medya platformları sayesinde internet ortamına izler bırakıyoruz. Fotoğraflarımız, ses kayıtlarımız, konum bilgilerimiz ve daha nicesi. Bu bilgilerin çoğu depolanmaktadır.

Yaşanan teknolojik gelişmeler sayesinde özel hayatın gizliliği kavramı önem kazanmıştır. Özel hayatın gizliliğini korumak için yasalar çıkmıştır. Fakat bu yasalara rağmen özel hayatın gizliliği ihlalini birçok kez görüyoruz.

Özel hayatın gizliliği hakkı topluluk içinde yaşamaya mecbur olan insanların saygın, onurlu ve medeni bir şekilde hayatlarını devam ettirebilmeleri için ihtiyaç duyulmuş bir haktır. Bu hak kişinin iradesi dışında özel hayatına ve aile hayatına ait bilgilere erişilememesini ve ifşa edilmemesini teminat altına alır.

Özel hayatın gizliliği en başta bir temel hak olarak anayasal düzlemde korunmaktadır. Anayasada yer alan düzenleme devlet eliyle özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesini önlemek amacıyla getirilmiştir.

Bir kişinin başka bir kişinin özel hayatını ihlal etmesine yönelik koruma ise özel hayatın gizliliğini ihlal sonucu doğuran eylemlerin suç olarak tanımlanması ve cezalandırılması ile mümkündür.

Günümüzde herhangi bir kişiyi izni dışında fotoğraflamak veya video kayıt yapmak ve bunu basın ve sosyal medya platformları aracılığı ile paylaşmak, bilgiler kullanılarak şantaj yapmak veya ifşa etmek suçtur. Özel hayatın ihlalidir ve mahkûmiyet ile sonuçlanabilir.

Ülkemizde 2010 yılında yapılan değişiklik sonucunda Anayasanın 20'nci maddesine eklenen fıkra ile kişisel verilerin korunması Anayasal güvence altına alınmış ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin usul ve esasların kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Bu kapsamda, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 07.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Bu kanun ile KVKK sözleşmesi bulunmayan internet sitelerine caydırıcı cezalar uygulanmaktadır.

Bu kanun ile kişisel verilerin korunması amaçlanmıştır.  Gizlilik ilkesinin ihlalinin önüne geçilmeye çalışılmıştır.

5237 sayılı TCK’nın 134. Maddesinde, “kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası” ile yaptırıma bağlanmıştır. Bu suçun cezasının bir kat artırım sebebi olarak ise “gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi” gösterilmiştir.

Maddenin ikinci fıkrasında ise özel hayata ilişkin görüntü veya seslerin hukuka aykırı ifşa etme durumu düzenlenmiştir. Fıkrada “Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası” ile cezalandırılacağı belirtilmiştir. İfşanın basın ve yayın yoluyla olması halinde de aynı cezaya hükmedileceği düzenlenmiştir. 

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda korunan hukuki yarar kişinin özel yaşamı ile bu yaşamın gizlilik alanıdır. Suç kanunda serbest hareketli suç olarak düzenlenmiştir. Yani kişinin özel hayatının gizliliğinin ihlalinin gerçekleşmesi suçun gerçekleşmesi için yeterlidir. Manevi unsuru ise kasttır. İhlalle veya taksir ile bu suç işlenememektedir.

Günümüzde artık insanlar her şeyi paylaşmaya başladı. Aslında bu durum bireyi biraz düşündürmeli ve biraz da rahatsız etmelidir ki bu konuda önlem alsın. Çünkü paylaşılan her şey gelecekte aleyhimize kullanılabilecek bir araç olabilir.

2018 yılında yaklaşık seksen yedi milyon Facebook kullanıcısına ait veriler izinsiz olarak bir İngiliz veri analiz firmasının eline geçmişti. İzinsiz toplanan bu kişisel verilerin ABD ve İngiltere’de kritik siyasi seçimleri etkilemek için usulsüz kullanıldığı iddia edilmişti.

Facebook’un kurucusu ve CEO’su Mark Zuckerberg konuşmasında Facebook’ta yaşanan veri sızıntısının önlenmesi için yeteri kadar çaba sarf etmediğini söyledi. Bu bilgilerin zarar için kullandığını, bu zararların arasında sahte haberler, seçimlere yabancı müdahale ve nefret konuşmalarının yer aldığını ifade etti ve sonrasında özür diledi.

Dünyanın en büyük şirketlerinde bile böyle bir sorun yaşanabiliyorsa gerisini siz düşünün.