Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimin tarihçesi aslında Orta Çağ'a kadar uzanıyor. Her iki devletin kökenleri, 9'uncu yüzyıldan 13'üncü yüzyılın ortalarındaki Moğol istilasına kadar hüküm süren Kiev Knezliği (Dükalığı) adlı Doğu Slav devletine dayanıyor. Bu yüzden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin sık sık "tek halktan" bahsediyor.
Putin'in başkan olmasıyla Moskova ile Kiev arasında ilk büyük diplomatik kriz yaşandı. 2003 sonbaharında, Rusya şaşırtıcı bir şekilde Kerç Boğazı'nda, Ukrayna'ya bağlı Tuzla adasına doğru bir baraj inşa etmeye başladı. Kiev bu adımı, "sınırı yeniden çizme ve Tuzla'yı ilhak girişimi" olarak gördü. Kriz giderek tırmandı ve ancak başkanların baş başa görüşmesinin ardından sorun çözüldü. Baraj inşaatı durduruldu, ancak iki ülke arasındaki Post-Sovyet dostluğu derin bir yara aldı.
Ukrayna'da 2004 devlet başkanlığı seçimlerinde Moskova yönetimi, Viktor Yanukoviç'i destekledi. Batı yanlısı siyasetçi Viktor Yuşçenko karşısında seçimi Moskova güdümlü adayın kazandığı açıklandı. Akabinde başlayan ve tarihe "Turuncu Devrim" olarak geçen halk ayaklanması sonunda muhalif politikacı Yuşçenko, Devlet Başkanlığı koltuğuna oturdu. Onun görev süresi boyunca Rusya, 2006 ve 2009 yıllarında Ukrayna'nın doğalgaz musluğunu iki kez kapattı.
2008 yılında dönemin ABD Başkanı George Bush, NATO'ya üye olma hedefiyle Ukrayna ve Gürcistan'ı resmî bir hazırlık programına dahil etmeye çalıştı. Putin derhal itiraz etti. Moskova, Ukrayna'nın bağımsızlığını tam olarak kabul etmediğini açıkça belirtti. Almanya ve Fransa, Bush'un planlarını engelledi. Bükreş'teki NATO zirvesinde Ukrayna ve Gürcistan'a üyelik sözü verildi, ancak somut bir tarih belirlenmedi
NATO ile işler hızlı yürümediği için Ukrayna, Batılı ülkelerle ilişkilerini bir AB Ortaklık Anlaşması imzalayarak geliştirmeyi düşündü. Anlaşmanın imzalanmasına birkaç ay kala Moskova yönetimi, 2013 yazında Kiev'e büyük bir ekonomik baskı uyguladı ve Ukrayna'nın ithalat yapmasını engelledi. 2010 seçimlerini kazanarak iktidarı elinde bulunduran dönemin Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç, imza aşamasında olan AB ile ortaklık anlaşmasını askıya aldı. Bu, muhalefetin büyük protestosuna neden oldu ve sonunda Yanukoviç, Şubat 2014'te Moskova'ya kaçmak zorunda kaldı.
Kremlin, Kiev'deki siyasi otorite boşluğundan yararlanarak, Mart 2014'te Kırım'ı ilhak etti. Bu, "ilan edilmemiş bir savaşın" başlangıcı ve iki ülke arasındaki krizin dönüm noktasıydı. Aynı zamanda Rusya'ya bağlı paramiliter güçler, zengin kömür yataklarının bulunduğu Ukrayna'nın doğusundaki Donbas bölgesinde bir ayaklanma için seferber olmaya başladı.
Rusya, 2014 yılında Ukrayna'nın doğusundaki Donbas bölgesinin büyük bir bölümünü ele geçiren Rus yanlısı isyancıları desteklemişti. İki ülke arasında uzun süre devam eden çatışmalarda bugüne dek en az 13 bin kişi öldü.
Ukrayna'da 'Rus işgali tehdidi' karşısında gönüllü siviller de askeri eğitime katılıyor. Başkent Kiev'in kenar bölgelerinde erkek ve kadınlardan oluşan siviller, 'öz savunma' eğitimi alıyor. Desnianskiy Bölgesel Savunma Batalyonu, Kiev Savunma Karargahı ve bazı Ukraynalı STK'lerin katılımıyla gerçekleşen askeri eğitime, genç ve yaşlı pek çok Ukraynalı katıldı. Açık havada gerçekleşen etkinlik kapsamında vatandaşlara olası bir savaş durumunda ilk yardım, silah kullanımı ve savunma taktiklerini içeren temel askeri eğitim verildi. Farklı yaş gruplarından oluşan siviller, olası bir Rus işgali durumunda kendilerini ve sevdiklerini savunma konusunda hazırlıklı olmak istiyor.
Herhangi bir işgal olmasa da Rusya'nın şimdiye kadar uyguladığı baskı Ukrayna'yı olumsuz şekilde etkilemeyi başardı, ülkede karmaşa ve paniğe yol açtı. Ancak birçok Batılı lider Rusya Devlet Başkanı Putin'in sadece bununla yetinmeyeceğinden endişeli.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron Ukrayna krizinde arabuluculuk yapmak için Moskova ve Kiev'e gitti. ABD'ye giden Almanya Başbakanı Scholz de ABD Başkanı Biden'la Ukrayna krizini görüştü.
Türkiye Rusya-Ukrayna krizinde arabulucu olmak istiyor. Rusya'nın Ukrayna'ya saldıracağı endişesi büyürken Türkiye de arabulucu olarak devreye girmeye hazırlanıyor. Reuters haber ajansı da Türk diplomatik kaynaklara dayandırdığı haberinde, Türkiye'nin Rusya ve Ukrayna arasında arabulucuk rolü üstlenmeye açık olduğu bilgisini aktardı. Kasım ayında da Ankara'dan gelen böyle bir öneriye her iki tarafın da destek verdiği vurgulandı.
Rusya'nın başkenti Moskova'da Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov'un düzenlediği basın toplantısında da Türkiye'nin arabuluculuk rolü de gündeme geldi. Gazetecilerin bu yöndeki sorularını yanıtlayan Peskov, sorunun çözümüne ilişkin her ülkenin çabalarını desteklediklerini belirterek Rusya ve Ukrayna arasındaki temel farkın Minsk Anlaşması'nın uygulanması konusunda Kiev'in yavaş hareket etmesi olduğunu söyledi. Peskov devamla, "Eğer Türk ortaklarımız Kiev ve ABD'yi ilgili anlaşmanın uygulanması için etkileyebilecek durumdaysa bunu ancak memnuniyetle karşılayabiliriz" ifadelerini kullandı.
Umarız en kısa zamanda bu soruna gerekli çözümler bulunur ve iki taraf için de iyi bir politika izlenilir.