Sevda

Ölçeksiz severdik oysa bir zamanlar

Ne gururu vardı sevdanın ne de tartısı.

Toplardık bütün bölünmüşlükleri

Ne eksisi kalırdı elde ne de artısı

Sözün bittiği yerdedir insanın bitmişliği

Susmak konuşmaya adakları adardı

Bir zamanlar işte bu küçük insan

Uçsuz  bucaksız hayalleri kadardı.

 

Sevda

Acılar acırdı bazen bize, şefkatlenirdi birden

Bir ihtimal de olsa güzel şeyler sanardık

Umudun bitmediği pervane kanadında

Nardan nurlara geçmek için yanardık da yanardık

Zamanın vefasızlığını saatleri bozduğunda anladım

Mekanın vefasını mezarlıklarda.

Belki inadımdan inat olamayacak kadar inattım

Renkleri inkar ederken sarardıklarında.

 

Sevda

Bir güneşe bir de sana dokunamadım

Kitap oldum yazı oldum okunamadım

Gülmek nasıl bilemedim ağlamaktan mı

Gönlümü gözyaşımdan sakınamadım

Var mıydın yok muydun bilmiyorum da

Her varlığın yokluğuna parantez açtı

Aşk akıldan bir cüzdü kanatlanarak

Biri kaçınca diğeri üç günden kaçtı

 

Sevda

Doğru olmak başka bir şey sevgili

Sevdiğini düşünürken yalanları sevdik biz

Sessiz sedasız kopar kıyametler tek kişilik

Tek kişilik tek yöne gömülür insan

Ya ah der ya oh der son nefesteki lisan

Kırılınca şiirler alırdı gönlümüzü

Ben hiç şiir kırmadım, kıramam  bilmiyorum

Öyle uzaklara neden attın ki beni

Gelemiyorum belki de gelmiyorum..

 

Sevda

Sen beni sustuğumda anlarsın,

Ben seni konuştuğunda.

Belki rahatlarsın yokluğuma

Koşa koşa böylesine kavuştuğunda.

Hayatın renklerini siyahtan çekip aldım

Bembeyaz bir sayfada bir noktayla mı kaldım

Hayal ettik; en kötü, gerçek olmadı işte

Gerçekler de zaten gerçek değil bu gidişle.

 

Sevda

Parayı veren düdüğü çalıyor da

Notayı bilenlere yazık oluyor artık

Sözün yittiği yerdedir insanın yitmişliği

İnsan dışı jilet, ruhunda yüz bin yırtık

Ve her bir yırtığa bir yırtık daha sardık.

Akıl gönle sancağını açtığından beridir

Her beden her bir ruhun metruk bir meskenidir

Öğrenmeli insanlık;

En kötü kendin olmak en iyi başkasından iyidir

 

Sevda

Naneler bitsin diye laleler koparırdık

Kahkahaya dönüştürürken hıçkırıklarımızı

Aynalara ekstradan gülücükler yamardık

En çok üç gündü yolculuk kelebek kanadında

Menzile varandan ses soluk kesilirdi

İyilik ne hafifti kötü insanüstünde

İyi insan ihsanda presle ezilirdi

Ne kadar iyiydik değil mi

Mesela

Yaralı güvercinleri acıyarak sarardık

Tamam yeter sus sevda

Belki de sarmak için onu biz yaralardık...

 

Leylifer