Saray kendini tek tek, kumlarına borçludur.

Kralı padişahı bilse ne bilmese ne

Sanarlar ki her aç takvadır,  oruçludur

Gönül görmeyen, Kabe görse ne görmese ne

 

Zengine yaranırken fukaraya basarlar.

Ölünce bir gün elbet aynı kefen aynı tas.

Dışını ihtişamla, mermer mezar yaparlar.

İçinde aynı toprak, aynı kurt, yok imtiyaz.

 

Her renk sararır ama sarı da renk değil mi

Kanını toprak içer, ölüm kula değince.

Bir karınca budu kalp, incinmeden kırılan

Gel gör Hakk'a varır kul, başı öne eğince.

 

Emanet sandalında bu gönül kürek çeker,

Çivisi çıkmış dünyanın, insanı kazık çakmış.

Et kemikle sıvanan emanet bir gün gider.

Ölüm sanılan yerden, ne kadar da uzakmış.

Ölüm sonsuza giden son yazılı tuzakmış.

 

LEYLİFER