Hayat bu!
Bazen boğazınıza durur da, içtiğiniz su bile öldürebilir insanı.
Kendi beyanıyla 3 yıl önce, kıblesini değiştirip canlı cenazeye çevirmişler Enes KARA'yı zaten... 
Gençlerimize, onlarca yıldır su yerine kezzap içiren odaklar; hep bir ağızdan tempo tutarak; Hayat kaynağımız tertemiz Su'ya, Suyu getirene ve onu indiren yağmura bile dil uzatır oldular.
Bu millet bin yıldır vakıf medeniyetiyle ayakta duruyor.
Vakıf da, Devlet ile olmaz Millet ile olur. 
Öğrenci evleri ve yurtları da işte bu medeniyetin bir parçasıdır.
Bir Enes, buhranına yenilmiş olabilir.
Ama binlerce Enes onlar sayesinde kurtulmakta, ellerinizde paçavraya dönmekten kurtarılmaktadır... 
Biz sizi biliyoruz, siz de bizi... 
Hak ile Batılın birbirlerini bildiği gibi.
Aslında bu buhranın temelinde de; 28 Şubat zulmünde, vakıf ve cemaatlerin üzerinden geçilmesi, içlerinin boşaltılması var.
Sizin, ne Enes umurunuzda, ne Ayşe ne de Fatma aslında. 
Size, kullanıp atacağınız ruhlar, gönüller ve bedenler lazım.
Yine boşuna yoruluyorsunuz
Bu kervanı durdurmaya asla gücünüz yetmeyecek.
Eğer illa bir şey yapmak istiyorsanız, balkonların altına branda çekin.
Zira
Bu hafta üç oldu. 
İçinize alıp şeytanlaştırdıklarınız; alem yaptıktan sonra o zavallı körpecik yavruları, balkondan aşağı atıyorlar.
Ve onlar da zerre umurunuzda olmuyor, değil mi  
Sizi gidi, iki bin yüzlü soysuzlar...